oğuz atay

entry655 galeri video5
    383.
  1. Sevgili Bilge, Bana bir mektup yazmış olsaydın, ben de sana cevap vermiş
    olsaydım. Ya da son buluşmamızda büyük bir fırtına kopmuş olsaydı aramızda ve
    birçok söz yarım kalsaydı, birçok mesele çözüme bağlanamadan büyük bir öfke ve
    şiddet içinde ayrılmış olsaydık da yazmak, anlatmak, birbirini seven iki insan
    olarak konuşmak kaçınılmaz olsaydı. Sana, durup dururken yazmak zorunda
    kalmasaydım. Bütün meselelerden kaçtığım gibi uzaklaşmasaydım senden de.
    insanları, eski karıma yapmış olduğum gibi, büyük bir boşluk içinde
    bırakmasaydım. Kendimden de kaçıyorum gibi beylik bir ifadenin içine
    düşmeseydim. Bu mektubu çok karışık hisler içinde yazıyorum gibi basmakalıp
    sözlere başvurmak zorunda kalmasaydım. Ne olurdu, bazı sözleri hiç söylememiş
    olsaydım; ya da bazı sözleri hiç söylememek için kesin kararlar almamış
    olsaydım. Sana diyebilseydim ki, durum çok ciddi Bilge, aklını başına topla.
    Ben iyi değilim Bilge, seni son gördüğüm günden beri gözüme uyku girmiyor
    diyebilseydim. Gerçekten de o günden beri gözüme uyku girmeseydi. Hiç olmazsa
    arkamda kalan bütün köprüleri yıktım ve şimdi geri dönmek istiyorum, ya da
    dönüyorum cinsinden bir yenilgiye sığınabilseydim. Kendime, söyleyecek söz
    bırakmadım. Kuvvetimi büyütmüşüm gözümde. Aslına bakılırsa, bu sözleri
    kullanmayı ya da böyle bir mektup yazmayı bile, ne sen ne aşk ne de hiçbir
    şey olmadığı günlerde kendime yasaklamıştım. Sen, aşk ve her şeyin olduğu
    günlerde böyle kararlar alınamazdı. Yaşamış birinin ölü yargılarıydı bu
    kararlar. Şimdi her satırı, bu satırı da neden yazdım? diyerek öfkeyle bir
    öncekine ekliyorum. Aziz varlığımı son dakikasına kadar aynı görüşle ayakta
    tutmak gibi bir görevim olduğunu hissediyorum. Çünkü başka türlü bir
    davranışım, benimle küçük de olsa bir ilişki kurmuş, benimle az da olsa
    ilgilenmiş insanlarca yadırganacaktır. Oysa, Sevgili Bilge, aziz varlığımı
    artık ara sıra kaybettiğim oluyor. Fakat yaralı aklım, henüz gidecek bir ülke
    bulamadığı için bana dönüyor şimdilik. Biliyorum ki, bu akıl beni bütünüyle
    terk edinceye kadar gidip gelen aziz varlık masalına kimse inanmayacaktır. Bazı
    insanlar bazı şeyleri hayatlarıyla değil, ölümleriyle ortaya koymak
    durumundadır. Bu bir çeşit alın yazısıdır. Bu alın yazısı da başkaları
    tarafından okunamazsa hem ölünür ve hem de dünya bu ölümün anlamını bilmez; bu
    da bir alın yazısıdır ve en acıklı olanıdır. Bir alın yazısı da ölümün
    anlamını bilerek, ona bu anlamı vermesini beceremeden ölmektir ki, bazı
    müelliflere göre bu durum daha acıklıdır.
    4 ...