çaresizlik

entry427 galeri video1
    245.
  1. sabahın ilk ışıklarının vurduğu mutfak masası bu sabah olabildiğince karanlıktı. her sabah birbirlerine gülümseyerek baktıkları, kahvaltı yaptıkları o masa şimdi paramparça olmuş bir savaşın ortasında kalmış gibi acı kokuyordu. masanın üstünde yalnızca geceden kalmış iki şarap şişesi ve öfkeleri vardı. bütün bir geceyi susarak geçirmişler, kadın küllüğü boşaltmak erkekse işemek için kalmıştı sadece. sadece bir kaç saatte her şeyin bu kadar hızlı değişmesine şaşırıyordu kadın. dün seviştiği, öpüp koklaştığı adam gitmiş başkası gelmişti. bu kişiye yabancıydı. sevdiği adamın bu olmadığını tekrarlıyordu içinden. belkide bilinç altımızın bize oyunudur diye düşündü sessizce içinden…

    küllükte biriken sigara izmaritlerini sayıyordu adam. ne çok içtim diye düşündü, oysa dün sigarayı bırakmaya karar vermişti. şimdi kalksam yatağa uzansam başka bir güne uyanırım içimdeki tüm yaraları saracak yeni bir güne diye düşündü adam.
    kadın göz ucuyla adama baktı. karşısında duran yabancıyı anlamak için uzun uzun bakmak istiyordu, ama onun kendisine bakmasından ve göz göze gelmekten ölesiye korkuyordu. gözleri gözlerine değerse içinde biriktirdiği öfkesi hafifler diye korktu.
    adam küllükteki sigaraları sayarken onun kendisine bakma ihtimalini düşünüp mutlu oldu bir an, mutluluğu kısa sürdü, gevşemek istemiyordu. haklılığına inanıyor, kadınının haklılığını kabul etmesini bekliyordu.
    kadın göz ucuyla adama bakmaktan kendisini alamıyordu. adamın kayıtsızlığı öfkesini daha fazla arttırıyor içinde kalan iyi şeyleri darmadağın ediyordu. birlikte sahilde geçirdikleri geceyi düşündü, adamın uykusu gelmişti uyumaması için onu güldürmeye çalışıyordu, bunu düşünürken mutlu oldu. bu mutlulukta çok kısa oldu. bu masada sessizce oturmalarının sebebi adamdı, şimdi yumuşayamazdı.
    adam iyice düşüncelere dalmıştı. kadını aynada saçını tararken izlediği günleri anımsadı, saçlarını beğenmeyip tekrar tekrar yapması hep hoşuna gidiyordu. böyle zamanlarda kadının kaşlarını çatarak ” ne gülüyorsun komik mi ” diye söylenmesi hoşuma gidiyordu. aynanın karşısındaki kadın her şeyiyle hayatın kendisi gibi duruyordu.
    kadın çocuklarına koyacakları ismi konuşurken yaptıkları kavgayı hatırladı. aslında adamın önerdiği isminde hoşuna gittiğini şimdi itiraf ediyordu kendine.
    kadın durdu kaçamak bakışları bir kenara bıraktı içinden görürse görsün be dedi ve gözlerini adama dikti. adam hala küllüğün içine gömülmüş duruyordu. adamın bu kayıtsızlığı onu daha fazla sinirlendirdi.
    – tek bir kelimen herşeyi değiştirir. bir sözcük yüreğimin ağırlığından kurtarır beni, diye söyledi içinden…
    bu kadar mı zor diye düşündü kadın. tek istediğim seni seviyorum demen, belki o zaman bir adım atabilirim sana doğru. belki o zaman tüm olanları bir kenara bırakabilir sadece mutlu günlerimi anımsaya bilirim diye düşündü.
    adam kaldırdı başını kadının kendisine baktığını gördü. kadının gözlerine ta gözbebeklerinin içine doğru baktı. seviyorum seni diye tekrarladı içinden, seviyorum hemde hiç bir şeyi sevmemiş gibi. ama bunu söyleyecek gücüm yok, şimdi sen içimde biriken tüm anıları yerle bir etmek istiyorsun, şimdi sen büyük acıların arasında beni boğmak istiyorsun.
    kadın kendisine bakan adamın öfkesini gözlerinden görüyordu. yine öfke patlaması yaşıyor diye düşündü, artık yorulmuştu. adamın belli belirsiz zamanlarda yaşadığı öfke patlamaları içinde biriken tüm güzel günlerin üstüne karabasan gibi çöküyordu. benim buna gücüm yok, ben kendi ağırlığımla boğulurken senin yükünü taşıyamam. beni sadece sev fazlası bana ağır gelir, diye söylendi içinden.
    adam kadının bir kere olsun kendisini sorgulamadan neden diye sormasını beklemişti. içinde biriktirdiği o kadar çok şey vardı ki kadının neden sorusu her şeyin ilacı olabilirdi.
    kadın oturduğu yerden kalktı küllüğü duvarda asılı duran fotoğraflarına doğru savurdu.
    – benim gücüm kalmadı artık. sadece mutlu olmak istemiştim, sadece beni sev istemiştim. sen beni sorgulamanın dışında hiç bir şey yapmadın. sevmeyi bilmiyorsun. incitmeyi, kırmayı, paramparça yapmayı biliyorsun ama sevmeyi bilmiyorsun. diye bağırdı adamın yüzüne
    adam yere dökülen sigara izmaritlerine bakıyordu. ne kadar çok içmişim be diye geçirdi içinden.
    kadın tekrar adamın yüzüne baktı.
    – tek bir kelimen dahi yok mu bana söyleyecek.
    adam olduğu yerde sigara izmaritlerine bakıyor ve hiç bir şey düşünmüyordu.
    kadın masanın üstünde duran şarap şişesini alıp gelişi güzel fırlattı. adamın kayıtsızlığı karşısında kendisini bitkin ve çaresiz hissediyordu. durdu,bir kaç saniye adamın yüzüne baktı, artık bu evde yapacağı bir şey kalmamıştı. hızlı adımlarla kapıya yöneldi, son bir kez içinde binlerce anısı olan eve baktı, kapıyı bütün gücüyle çarpıp çıktı.
    adam kapının gürültüsüne öylece bir döndü sonra tekrar sigara izmaritlerini izlemeye başladı….

    http://tipsychannel.com/bizim-caresizligimiz/
    0 ...