Şahsi fikrim bu yönde. Dinin butunlestirici gücü var,kaideleri var bu kaideler insanların refah içinde yaşaması için düzenlenmiş kaidelerdir.
Dini olmayanın kaidesi de olmaz...
Nasıl ki rotasız bir gemi rüzgara yenik düşüp oraya buraya suruklenirken dini olmayan birey de hakeza öyle süruklenecektir. Dinin bu anlamda yol göstericiliğini bir pusulaya benzetebiliriz. Bilirsiniz pusulalar doğru yolu gösterir.
Dini olmayanın davranışları beyhudedir...
Bu konuyu biraz açarsak. Dini olmayan bireylerin cennet cehennem kavramına da inancı da olmaz yaptıkları iyiliklerin elle tutulur bir yanı olmaz. Ne yapsa mizan terazisinde boş çekecektir. Bu yüzden işlerimizi allah adıyla yapmak işe, emeğe kıymet katacaktır.
Din adı geçmeyen evde bereket yoktur.
Bereket burada Mecazen kullandığım tabir. Dinin bir evde adı gecmiyorsa o evdeki çocuklar kimlik kargasasina düşer. Etrafındaki yakın Arkadaşları bir itikada mensupken, annesinin veyahut babasının çocuğuna öğrettikleri ileriki yaşamında kendisine teşhisi konulmaz izler bırakır. Çocuk kendini boşlukta hisseder. Arkasını yaslanacagi, dua edeceği ve hatta inzivaya çekilip iletişim kuracağı bir yaradanı olmadığı yanılgısında yaşar. Tıpkı annesinin,babasının yaşadığının yıllardır farkında olmayan yetim bir çocuk gibi.
Din nefsi terbiye etmektir...
Ahlak demek nefs demektir. Nefsi terbiye etmek din ile olur. Din sana sukretmek, sadaka vermek, yardım etmek,haksizliklara karşı gelmek ve de en önemlisi nefsine hakim olmayı öğretir. En basitinden oruç tutuyoruz yaradanin verdiği nimetlere sukredip bir ayda olsa kendimizi fakirlerin yerine koyuyoruz. bu bizim nefsimize gem vurmak için önemlidir.
Yazıma birkaç cümleyle son vermek istiyorum...
Din ile ahlak birbirinin tamamlayıcısıdır. Etle tırnak gibi. Biri olmadan bir diğeri olmaz. Din bir deniz feneri gibidir engin sularda yüzene...