allah'ın ol demesiyle her şey olmuşsa bile; evrende çaresizlik ve kötülük vardır.
doğa makinesinin bütün zemberek ve ilkelerinde kendini gösteren özensiz bir işçilik vardır. doğadaki bu ilke ve parçalar özenle ayarlanmış değildir; hepsi her fırsatta şu ya da bu aşırılığa kaymaya eğilimlidir. sanki bu büyük yaradılışa yapıcısı son eli vurmamıştır.
örneğin; su buharlarını küre yüzeyinin her yanına taşımak ve insanlara denizcilikte yardım etmek için rüzgarlar gereklidir: fakat bunlar sık sık fırtına-tayfun olup zararlı hale gelirler. yağmurlar yeryüzünün bütün canlıları için gereklidir: fakat nasıl da yetersiz veya aşırı olurlar? bütün yaşam ve bitişler için sıcaklık gereklidir: fakat her zaman uygun oranda bulunmaz... bütün bu düzensizlikler bireyleri yıkıma ve çaresizliğe sürükler. o halde, doğal kötülüklerin sebebi, de ''ol diyen'' tanrıdır. tanrı, söylendiği kadar güçlü ve yetenekli olsaydı, evrene ''ol'' derken evrendeki ilkeleri doğru, ortamı ve canlıları koruyacak biçimde, özenle düzenleyecekti.