Hıristiyan biri dinine inanıyorsa efendi gibi bunu kendiyle allah arasında yaşadığı içindir.
Eline azıcık güç ve fırsat geçince bütün dünyevi konuları dini yasalara, kurallara göre biçimlendirmeye uğraşmadığı içindir.
Ulan insanlara hangi elle taharet alacağından, nasıl oturacağına, sevişeceğine, eğitileceğine, giyineceğine, konuşacağına, çalışacağına, yargılanacağına, yönetileceğine, sevineceğine, üzüleceğine, öleceğine kadar karışan hıristiyanlık mı da onunla uğraşsınlar.
Hıristiyanlık da zamanında bunları yapmış, Aydın beyinli insanlar ortaçağda hıristiyanlığı da olması gereken yere sokmuşlar.
Bir din ne kadar toplumsal yaşamın içindeyse orası ilkellikten fakirlikten kurtulmaz.