--spoiler--
Çok sevdiğim dram tarzı film. Filmin bitmesine aşağı yukarı yarım saat daha var ama ben, buraya yazmak istediklerim kafamı çok meşgul edince yazmak istedim hemen.
Biraz önce egemen karakterinin derya alabora'ya bakıp "bizim kirada evlerimiz var umay hanım o kadar da değilim" diyişi, aslında filmin başından beri durağan fakat bir o kadar çarpıcı hikayesinde benim için "nerede patlayacak bu film?" sorusuna yanıt oldu.
Film dram, film ağır. Ama gerçekten çok çarpıcı, gerçekten çok efektif. Egemen karakterinin annesine yıllardır biriken ve taşan sabrı karşısında ne zamandan beri olduğu belirsiz bir tavrı var. Artık annesine katlanamıyor ve dış dünyada asla gözükmeyen, annesine karşı başka bir kişiliği var. Filmi tanıtan ufak bir yazıda geçtiğine göre paranoyak bir şizofren olarak tanınmlanmış anne karakteri. Egemen karakterinde de bu çarpıcı karakter değişimi görülüyor. Evin içi egemen için tam anlamıyla karanlık. Bir sahnede ışıkları hızlı hızlı açıyordu anne karakteri. Tüm ışıklar sanki bir ruh, cadı filminin içinde bir sahnede gibi, ürpertici ses efektleriyle açıldı, seyirciyi gerdi. o ışıkların açıldığı sahnede öyle bir tat vardı ki, sanki o kapılardan dışarı adım atana dek o ışıklardan sonsuz tane olsa, hepsini de yaksalar o ev, o hayatlar aydınlanamayacak gibiydi. Yönetmen bunu başarmıştı bence. bunu izleyiciye hissettirebilmişti.
Ayrıca derya alabora'ya dışlanmış, fazla sakin, silik, masum tipleri aşık ettirme geleneği var sanırım film camiasında
(bkz: masumiyet)
(bkz: karanlıktakiler)
Yarım saat sonra film bitince...
buraya tam da zamanında yazmaya başlamışım. anne karakterinin hikayesi ortaya çıkmadan önce. anne karakteri hastalıktan dolayı olsa da beni cok sinir eden bi karakter oldu, ısınamamıştım. ama tecavüzün üstüne "türk orospusu" ablalarının yüzünden böyle bir hayata mahkum edildiğini öğrendikten sonra içim cız etti.
Egemen'in annesine hazırladığı, yemek ve kafa bulma araç gereçlerini, öngörülen bir cinnetin hazırlıklı başlangıcı olarak bir "son yemek" tarzında bir şey olacağını düşündüm. ama yanılmışım. bir oğlun, damarlarında gerçek gücü bulduğunda annesine nasıl yardım edebileceğini çok iyi gördüm. yüzümden silemediğim bir gülümseme ile son sahneyi izledim. orrospular diye mahalle kadınlarına bağırdıktan sonra ise o ikisiyle beraber kahkahayı bastım.
--spoiler--
izlenilesi film. Yalnız bir gecede, biraz bira biraz şarap sonrası 10/10 olur.