o belde

entry14 galeri video1
    4.
  1. günümüz türkçesiyle,daha anlaşılır bir şekilde ;

    denizlerden
    esen bu ince hava saçlarınla eğlensin
    bilsen
    hasret ve gurbet melâliyle akşam ufkuna bakan
    bu gözlerinle, bu hüznünle sen ne dilbersin!
    ne sen,
    ne ben,
    ne de güzelliğinde toplanan bu akşam,
    ne de fikrin elemlerine liman,
    olan bu mavi deniz
    melâli anlamayan nesle aşina değiliz.
    sana yalnız bir ince taze kadın
    bana yalnızca eski bir budala
    diyen bugünkü insanlık
    bu sefil şehvet, bu kirli bakış,
    bulamaz sende bende bir anlam,
    ne bu akşamda ince bir hüzün
    ne de durgun denizde bir kırgın
    gizlenme ve umursamazlık titreyişi.
    sen ve ben
    ve deniz
    ve bu akşam ki titreşimsiz, sessiz
    topluyor ruhunun kokusunu sanki,
    uzak
    ve mavi gölgeli bir beldeden ayrı kalarak
    bu sürgün ve hasrete ebediyen bu yerde mahkûmuz.

    o belde?
    durur bakir hayal bölgelerinde;
    mavi bir akşam
    dinlenir daima üstünde;
    eteklerinde deniz
    döker ruhlara bir uyku sükûnu.
    kadınlar orda güzel, ince, saf, geceye dairdir,
    hepsinin gözlerinde hüznün var
    hepsi kız kardeştir, veyahut yar;
    gönüldeki ıstırabı dindirmeyi bilir
    dudaklarındaki ağlamaklı öpücükler, yahut,
    o gözlerindeki gök rengi meraklı sessizlik.
    onların ruhu küskün akşamdan
    yoğunlaşmış menekşelerdir ki
    durmaksızın sükûn ve sessizliği arar;
    ayın hüznünün ışıksız parıltısı
    sığıntı sanki sade ellerine.
    o kadar zayıf düşmüş ki, ah, onlar,
    onların dilsiz ve ortak hüzünleri,
    sonra dalgın akşam, o hasta deniz
    hepsi benzer o yerde birbirine...
    o belde
    hangi bir hayalî kıtada?
    hangi bir uzak nehirle çizilmiş sınırları?
    bir yalan yer midir, veya mevcut,
    fakat bulunmayacak bir hülya sığınağı mı?
    bilmem... yalnız
    bildiğim sen ve ben ve mavi deniz
    ve bu akşam ki titretiyor
    bende hüzün ve ilham tellerini,
    uzak
    ve mavi gölgeli bir beldeden ayrı kalarak
    bu sürgün ve hasrete ebediyen bu yerde mahkûmuz...
    8 ...