geçtiğimiz haftalarda uydudaki film kanallarından birinde tesadüfen denk gelip izlediğim film.
bu sözlükte bir çok filme eleştiri yaptım olumlu veya olumsuz. musallat ve semum u saymazsak uzun süre sonra ilk defa bu konuyla ilgili entry giriyorum ki bir korku filmi delisi olarak musallat ın yanına yine yaklaştıramadım bu filmi lâkin karacadağ kendini geliştirmiş.
cin filmleri sinemamızda o kadar çok yapılır olduki artık bir standartın üstüne çıkmak zorunda. o da nolan ın interstellar filminde olay ufkunun ötesine geçip bizlere 5.boyutu göstermesi ve diğer bilimkurgulara fark atması gibi, cin filmlerinde uydurma da olsa açık açık cin görüntüsü olmalıdır. artık seyirci ''yaşanmìş bir olaydan alınmıştır'' sözüyle tatmin olmuyor.
bir de hepsi musallat ın çakması konumunda, bundan sıyrılmak zorundalar.
dönelim filme;
karacadağ şartları sonuna kadar zorlamış bir cin görüntüsü verebilmek için. cinlerden korkanlar için bu film altlarına sıçtırır seviyede ama bizler için hâlâ yetersiz konumda.
beni tek geren sahne faruk hocanın terk edilmiş kıbledere köyüne gittiğinde kadın cinle olan temas ve dialog sahneleriydi. karacadağ elinden geldiğince şartları zorlamış ama sahnenin sonundaki kameranın sallanmasını gene yapmış. kıbledere köyünde bulunulan anlar tatminkârdı.
google dan kıbledere köyüne baktım da yatağana 15 km kadar mesafede. internette faruk hoca olduğunu söyleyen birisi de tüm olanların doğru olduğunu söylüyor kendisine sorulan sorularda.
şimdi her şeyden evvel bilmemiz gerekenler var. insan ırkı cin ırkından üstündür ve bu üstünlüğü onlar bilir. bu yüzden bizleri bu kadar aşağılamanın anlamı yok.
karacadağ ve benzerleri cin temalı fim gene yapsınlar ama artık patronun kim olduğunu belirterek hareket etmeliler.
Bodruma giderken bu kıbledere köyüne uğrayıp bu metruk köyü görmeli aslında.
Film için, cinlerden korkanlar gerçekten izlemesin. Bir musallat olmasa da seviye olarak idare eder tarzda.
