--spoiler--
Şimdi 1980 darbesi sürecine giden yolu en detaycı bir şekilde incelememiz lazım. Olaya "ameriga yaptırdı ameriga","kenan evren irticayıi cemaatçileri destekledi","ülkücüleri astı ülkücüleri" diyerek bakarsanız hiç bir yere gidemezsiniz. Bu süreci her yönden ele alıcaz.
Darbeye giden yol ilk olarak 1974 Kıbrıs Barış Harekatı sonrası başlıyor. Bu harekattan önce CHP genel başkanı Bülent Ecevit ABD'nin yasakladığı haşhaş ekimini sertbest bırakıyor. ABD ise ambargo kararı alıyor Türkiye'ye. Ardından gerçekleşen Kıbrıs Barış Harekatı ise ABD'nin ambargo uygulamak için geçerli sebepleri arasına giriyor. Sadece ambargoyu ABD uygulasa iyi, çoğu Avrupa ülkeside ambargo uygulama yoluna gidiyor Türkiye'ye. Bunu yapanlarsa bizim NATO müttefiklerimiz(!).
Hani büyüklerimiz derlerya biz un,şeker,yağ sırasında beklerdik. işte o beklemelere sebep olan hadise bu. Türkiye her yönden ekonomik olarak bir buhran yaşıyor ve bu durumu ne CHP genel başkanı nede Demirel düzeltebiliyor. Batı ise Türkiyenin ekonomisinin devlet tekelinden çıkıp "liberal" ekonomiye geçmesini ve ancak bu ekonomi programına geçildikten sonra ambargoların kaldırılacağını belirtiyor. Bunun ardından 1978'de Demirel, liberal ekonomiyi benimsiyor. Lakin hiç bir batı ülkesi Türkiye ambargolarını geri çekmiyor. Ekonomik olarak durum bu haldeydi.
Siyasi olarak 1970'lerin başından beri ASALA adındaki Ermeni terör örgütü yurtdışındaki Türk diplomatlarını öldürüyor. 1979 yılına gelindiğinde ASALA tarafından öldürülen diplomatlarımızın sayısı 33'e çıkıyor. Ayrıca ne Demirel nede Ecevit bunu önleyebilcek önlemler almıyor.
Güneydoğuya gelicek olursak PKK henüz yeni filizlenmekte. Tabi ozaman PKK değilde "apocular" diye adlandırılıyorlar. Nerdeyse devlet hakimiyeti yok güneydoğuda. PKK'nın ilerde Türkiye'nin başına dert olacağını anlıyan Kenan Evren paşa güneydoğuda düşük yoğunlu çatışma yani gerilla savaşına uygun tatbikatlar yaptırmaya başlıyor. Genelkurmay'ın tatbikatlar arşivini araştırıp 1975-1980 tarihleri arasında nekadar tatbikat yapıldığını bulabilirsiniz.
Ülkücülere ve komünistlere gelicek olursak. Ülke sağcılar ve solcular olarak bölünmüş. Kurtarılmış bölgeler ilan ediliyor, öğrenciler arasında çatışmalar yaşanıyor, kan gövdeyi götürüyor.
Türkiye'ye ise Bulgaristan ve Yunanistan üzerinden inanılmaz derecede silah sokuluyor. Bu silahların büyük çoğunluğu bilindiği aksine Sovyet Rusya'dan değil, bizzat NATO tarafından sokuluyor. Sovyet Rusya Bulgaristan üzerinden, NATO Yunanistan üzerinden silah sevkiyatı yapıyor. Bütün bunlar olurken başımızda bir hükümet ve muhalefet lideri var.
Türkiye işte böle bir durumdaydı. Hızla darbe yoluna sürükleniyordu. Bu gidişe ise ne cumhurbaşkanı engel olabiliyor nede siyasiler. Üstüne üstlük Maraş, Çorum ve 1 Mayıs Taksim olayları yaşanıyor.
Devleti tanıyan yok. Devlet otoritesi yok. Yasaları umursayan yok. işte böle bir durumda 1979'da Türk Silahlı Kuvvetleri kuvvet komutanları "Bayrak Harekat Planı" ismini verdikleri askeri darbede yapacaklarını hazırlamaya başlıyorlar.
--spoiler--