hayatınızda birçok ilk gün vardır. okula başladığınız, işe başladığınız, gerdeğe girdiğiniz..vs. ama bunların insanı en derinden etkileyeni nizamiyeden içeri girdiğiniz ilk gündür.
çok şaşırmışsınızdır. herşey düzenlidir. biryerlere koşuşturan ve onları at gibi biryerlere koşturan askerleri görürsünüz. sigara içmeye korkarsınız, ulan acaba benim gibi bir gariban daha var mı burada diye düşünürsünüz. zamanla anlarsınız ki herkes birbirinden garibandır. birliğinizin yazıhanesine gidersiniz. saatlerce ayakta bekletilirsiniz. ilginç ilgşnç talimatlara imza atarsınız. saçınız kesilir, üniforma verilir, koca koca postalları ayağınıza takarsınız. sorarsınız kendinize nerdeyim ben diye? burası ayrı bir dünyadır ve bütün mantık hesapları kalkmıştır ortadan. ve nihayet akşam olur ve yatacağınız yer gösterilir. o yatağa girdiğinizde en az iki saat uyuyamassınız. düşünür durursunuz. ah ulan biter mi bu askerlik dersiniz. sivil insanları düşünürsünüz. yüreğinizden bir kuş uçup havalanmak ister ama telörgülee takılır. velhasılı tüm boktan duygular hakim olur beyne.
hayatımda ilköğretim, lise, üniversite, yüksek lisans, devlet kurumu, özel sektör gibi müesselerde bulunmama rağmen hayatımın en ciddiye alınabilecek dönemi askerliktir. hani bir şair demiş ya "hayatımdan şiiri çıkarsam geriye hiçbirşey kalmaz" ben de hayatımdan askerliği çıkarsam geriye hiçbirşey kalmıyor.