tarihi yazan filozofların nostalgia diye anlattığı; yaşama biçimimiz. bir de belki de anlamıdır.
doğarız, büyüklerimize aykırı yaşarız.
onların yaşadıklarının aksine, yeniyi yaratırız.
sonra ne yazık ki büyürüz, genç oluruz.
gençlikte çocukluğumuzun heveslerini yaşamaya devam ederiz.
sonra ne yazık ki büyürüz, yaşlı oluruz.
gençliğimize özlem duyar, nostaljiyi yaşarız.
sağda solda 80 lerin sonunda 90 larin basinda cocuk olmak laflarını sarfederiz.
ama hiç bir zaman yaşlandığımızı kabul edemeyiz.
dünyanın da bizimle yaşlanmasını, ve bizimle ölmesini isteriz.
bu yüzden dinler yaratırız, krallar oluruz, tarihler yazarız.
unutulmamak için ismimizi mermerlere kazıyıp, ölümüzü serdikleri yere dikeriz.
aslında ölmekten değil, unutulmaktan korkarız.
unutulmamak için haykırırız, beni hatırlayın diye.
ama tarih, bizi değil; geçmişe değin bir ilüzyonu hatırlar.