Kısaca anlatacak olursam Karabük'ün ıssız bir dağında av tutkunu arkadaşlarla geçirdiğim anlardır.
2 hafta önce avcı üç arkadaş ve balık tutmak dışında avla alakası olmayan ben arabanın bagajını da düzenleyip bir yavrusu olan köpeğimize yer yaptık , izinler vs. herşey hazır. Hedef ereğliden karabük' ün falanca yerine gitmekti . Daha yolculuğun ilk kmlerinde başıma gelecek olaylar başlamıştı. Trafik aracımı sağa çekmiş arabada ki tüfekleri ve her tarafı didik didik incelemiş en sonunda köpekler kafeste olmadığı için cezayı yemiştik. Halbuki köpekler için çok iyi ortam yapmıştım bagajda. Her neyse tayyibe ve polislere ve karşı şeritten giden tır şöförlerinin selektörleri ile son anda cezadan yırttığım radarlı araçlara söve söve gece yarısı karabükün allahın unuttuğu bir dağına geldik.
0 rakımdan 3500 metreye bir anda çıkmış olmanın verdiği etkiyle ne bir şey duyabiliyorum ne de dengemi sağlayabiliyorum. Aklımda mangal ve bira ikilisi vardı fakat kafamız o ayarda değildi yol yorgunluğu ile girdik arabaya uyuduk ta ki gecenin saat 5 inde götümüzün donmasıyla uyanana kadar. Arkadaş ya! yaz ortasındayız arabanın camı buz tutmuş üzerimizde kalın bişeyler yok. Azıcık bişeyler yakalım dedik götüm ısınsa şeyim donuyor , ateş etrafında dönmekten oldum dansöz. Bendeki titreme arkadaşlara da bulaşınca şu alevi büyütelim dedik. Demez olaydık ! O küçücük ateş kuru otların etkisiyle etrafı sardı bir yandan tüp bir yandan kum ata ata anca söndürdük yangını. Güneşin çıkmasıyla hava biraz daha ılındı ve biraz daha uyuyarak saati 11 ettik.
Asıl bomba olaylar köpekleri çıkarınca başladı. Sözde safkan eğitimli anne köpeğimiz ve onu eğitir düşüncesiyle yanımızda getirdiğimiz yavrusu beraber oynamaktan başka hiçbir şey yapmıyorlardı. Sanki pezevenkleri oyun oynasınlar diye getirmiştik. Köpek ne çulluk kaldırıyor ne ölen hayvanı bulup getiriyordu. Küçücük hayvanı vurman ayrı dert , otların arasında bulman ayrı dert. Bir tüfeğin bozuk çıkması , dağdan dağa gezerken kaybolmamızı ve dönüşte benzinin bitmesini anlatmıyorum bile.
Sonuç : Ne işim var benim avda. Yumruk kadar kuşa saçma atıyorsun hayvanın yarısı parçalanıyor yazık yemin ederim ne varsa denizde var.