abd, akp diye bir işbirlikçi virüsü keşfedip türkiye'nin sosyo-politik bünyesine zerkettikten sonra olanlarda akp ve hdp karşılıklı paslaşarak ülkeyi bu kaos ortamına getirdiler. dinci-kürtçü işbirliğiyle TC'ni yıkmak ve kontrol edilebilir bir ülke yaratmak abd'nin ve hempalarının temel siyasetidir. bu oyunun yanlarından olan hdp seçimlerden önce ve şimdi barış söylemine sarıldı. akp ise iktidarı kaybetmenin korkusu ve telaşıyla savaş söylemine.
chp ise, yobazlar dahil her marjinal kesime nafile yere yaranmaya çalışıp kitle partisi olmaya çalışırken, başlamasında hiçbir rolu olmayan ve onu aşan olayların bu raddeye gelmesinde direkt kusurlu sayılamaz. chp şiddete her zaman karşı çıktı. ama, akp ve hdp bu tavrı gösteremediler. halen savaş dilini savunan bir tek akp var ortada. onun da nedeni kaçaksaraydaki şehvetli iktidar düşkünü despotun ta kendisi. son kozlarını oynuyor, "ya devlet başa ya kuzgun leşe" desek yeridir. bu tavrın demokrasiyle ilgisi olmadığı açık. ama, tramvaydan ineyim derken yüz üstü yere çakılması yakındır.
hülasa, devlet ve toplumun ayarlarıyla oynamayıp yapısını bozmasalardı dik durabilecek olan ülkemizin bop planlarında öngörülen kaosa sürüklenmesinden, dış etken olarak abd, iç etken olarak yerli işbirlikçiler ve bu planlara karşı dik duramayan herkes sorumludur.
