inanılmaz derecede ironik bir önerme. efendim şöyle enine boyuna irdelenecek olur ise:
müslüman bir ülke illaki şer'i hukuk sisteminin hüküm sürdüğü bir devlet olmalıdır. buda dini kuralların da hukuk kuralları haline geldiği anlamını taşımaktadır. bu durumda kişilerin özgür iradeleri ile günah işlemeleri engellenmektedir. islamiyette dayatma olmadığından bahisle günah işemek serbesttir. ama yaptırıma tabidir. her bir gühanın hesabı ahir hayatta sorulacaktır.
bu açıklama sonrası ironik yanı şu şekildedir:
müslüman bir ülkede günahlar suç sayılacağından devlet eliyle cezai yaptırıma tabi tutulacaktır. bu durumda birey devlet erkinden korktuğu için günaha meyletmeyecektir.
o halde iki sual akla gelmektedir. sual bir
allah -ki o en adaletli olandır- işlediği günahtan dolayı bireyi iki kere cezalandıracak mıdır? (dünyada devlet eliyle cezalandırılan birey aynı günahtan dolayı ahir hayatta da cezalandırılacak mıdır?)
belirmekte fayda vardır ki; adam öldürme hırsızlık gibi suçlar laik sistemde kamuya karşı suçlar olarak cezalandırılmaktadır. lakin şer'i hukuk sisteminde günah olduğu için cezalandırılacaktır. söz konusu durum şu an ki sistem için geçerli bir sual değildir.
sual iki
tanrı iman edenlerin devlet erkinden korktukları için mi yoksa allah korkusu vesilesi ile mi -yani özgür iradelerince- iman etmelerini mi istemektedir?
keza cuma namazına gitmek istemeyen yada oruç tutmak istemeyen türkiye cumhuriyeti vatandaşı birey devlet yaptırımından çekineceği için -katiyen allah korkusundan değil- cuma namazına gidecek ve oruç tutacaktır. söz konusu ibadetleri allah korkusu ile yapan zaten şu düzende de yapmaktadır.
bu iki sorunun da makul olan cevabı türkiyenin nasıl bir devlet olmasını islami açıdan da belirtmektedir.