"bahsettiğim sey bu. zaman, ölüm, beyhudelik hakkında konustugumda bahsettiğim şey tam olarak bu. bu işin başında daha büyük fikirler var. çoğunlukla, toplum olarak bizim ortak iluzyonlarimiz bunlar. aralıksız 14 saat cesetlere baktığınızda düşündüğünüz şeyler bunlar oluyor. böyle bir şey yaptın mı hiç ? gözlerinin içine bakarsınız, resimde olsalar bile. ölü ya da canlı farketmez. yine de okuyabilirsiniz. ve ne görürsünüz biliyor musunuz? ölümü iyi karşılamışlar. ılk başta değil, ama tam orada son anlarında. aşikar bir rahatlama. çünkü korkuyorlardı. ama şimdi ilk defa gördüler, her şeyi bırakmanın ne kadar kolay olduğunu. ve gördüler o son nanosaniyede. ne olduklarını gördüler. sen, kendin, bu büyük drama hiç bir zaman kustahlik ve aptal arzulardan ibaret geçici bir çözümden başka bir şey değildi. ve öylece bırakıp gidebiliyorsun, hayatına o kadar da sıkı sıkıya tutunmak gerekmedigini görerek. fark ediyorsun ki tüm hayatınız, sevginiz, nefretiniz, hatiralariniz, acılarınız, hepsi aynı şeydi. hepsi bir rüyaydı. kilitli bir odada sakladığınız rüya. ınsan olduğuna dair bir rüya. ve birçok rüyada olduğu gibi bunun da bir sonunda bir canavar var.''