ben bu yazıyı sana yazdım

entry31065 galeri video218
    26431.
  1. baktım işte. gözlerim görüyordu ya ondan bakmak zorundaydım. bomboştu yatağın, her yere saçılmış kıyafetlerin bir bir silindi evimin toprağından. gitmiştin, gittiğinin en birinci tanığıyken ben bile inanamıyordum gittiğine ki sen nasıl inanacaksın? cin fikirli değilsin ki sen, safsın hatta safın önde gidenisin. nasıl gittiğini bile bilmeden gittin işte. mezarlık yolunda ecele koştun, her adımında biraz sonra sonlanacak fikrindeki sonsuz özlemin heyecanıyla...
    anlatıyorsun bana rüyalarımda ölümün nasıl bir şey olduğunu.. söylediğine göre kendimi biraz kasarsam çok fazla acı çekmeden ölecekmişim.. peki sen kastın mı kendini? vücudunun sol yanı tamamen kırılmışken kasar mı insan? bilmiyorum anne.. bilemiyorum.
    seni bi kere daha görsem ne hissederim bilmiyorum. gece yarısı gözümü bi açsam da karşımda sen olsan mesela tüm diriliğinle.. korkudan ölürüm herhalde.. oysa ki 20 gün önce beraber fink atıyorduk evin her köşesinde, şimdi ölüsün diye mi korkutuyorsun beni.. acaba diyorum seni görsem.... gel buraya deyip atlar mıydım kucağına yoksa beni rahat bırak diye yorganın altında mı yüzleşirdim bu fizik ötesi varlığınla.. bilmiyorum...
    baktığım her yerdesin evet.. ama neden yoksun..
    şimdi diyorum evet şimdi şu an, şu gece gerçekten ihtiyacım var sana.. ama öyle böyle değil bebek, saçının teline, teninin kokusuna, gözlerinin güzelliğine bi kez daha tanık olmaya, ayakların üşüdüğünde ayaklarımla ayaklarına dokunmaya....
    ama sen buz gibiydin en son?! neden? çok mu üşümüştün o morg çekmecesinde yatarken... demir olsaydın eğer yapışırdı dudaklarım sana, seni öperken... başından aşağı süzülen kan bile soğuktu.. soğukkanlılık terimi senle beraber anlamını yitirdi bu bünyede....
    son kez yıkanırken yüzüne su değdiği an kırpmalıydın o gözlerini.. nefes çevirmekte zorluk yaşamalıydın her normal insan gibi, neden yapmadın.. kalk diye yalvardım sana be kadın, neden kalkmadın? yeşil bi kutu değilsin sen kapağı garip açılı üçgenlerden oluşan....
    istiyorum seni, her gün, her gece, her nefeste... bu kadar çabuk yazılmamalı hiç bir hikayenin sonu... bi buz dolabı çekmecesinde uzanmamalısın mesela, ya da yerin bi buçuk metre altında.. gözlerin kapalı olmamalı, bakmalı bana anlamlı anlamlı yine... evet ben, ben istiyorum seni bu gece... nefesini istiyorum, iki hafta önce sonlanmış olmasına rağmen istiyorum. gıcık etmek istiyorum seni yine, dişlerini sıka sıka bağırmanı mesela bana... istesem de ne fayda demek istemiyorum bi de....
    sonradan gördüm seni.. her anını gördüm, o aptal arabanın sana çarptığı yerden itibaren 18 metre sayılmış düştüğün yere.. her gün ordayım, kaç adımdan kaç ayaktan oluştuğunu ezberledim o mesafenin... düştüğün yere, cansız bedeninin 35 saniye yattığı yere bastığımda, ruhuna basıyor muyum diye sorguluyorum kendimi.... keşke diyorum keşke... giden sol benim solum olsaydı, o yerde yatan cansız beden de benimkisi olsaydı seninki yerine.. sence senin kadar temiz ve güzel görünebilir miydim 4 tane paramparça cesedin arasında... ben hiç sanmıyorum hem de hiç....
    evet... ben seni özlüyorum, ben her gün ölüyorum, geceleri rüyamda görmek için saatlerce yalvarıyorum.. bi dokun diye, bi gül diye... kaldır öpülesi alnını ve bak bana.....
    seni seviyorum ne kadar yetersiz bu hissettiklerimin yanında bi bilsen... o kapalı gözlerin, o soğuk, hafif hafif çürümeye başlayan bedenin hisseder mi dersin bu dediklerimi? keşke....
    6 ...