adana lı olup denizli de çalışan bir evladım. annem ve babam oğul hasretiyle 3-5 ayda bir denizli ye gelirler. evet bugün yine o günlerden biri. annem geldi. sabah biraz daha erken kalkıp, ortalığı toparlayıp, topuklarımı götüme vura vura garaja yol aldım. denizli de yaşayanlar bilirler, denizli nin bok gibi bir otogarı vardır. bok gibi derken, gerçekten bok gibi, pis bir havası, pis bir ortamı, ne nizam ne düzen. neyse ben otogarda çöp kutusunun yanına pusmuş annemin gelmesini beklemekteyim. aklım sıra annem gelince şaşırtacam. evet. otobüs geliyor. ve ben pustuğum noktadan kimseye çaktırmadan annemi getiren has turizimin travegosunu dikizliyorum. evet. annem bu iniyor otobüsten, her zaman ki gibi coca cola dan bedavaya aldığımız valizi ile gelmiş, sıraya durmuş otobüsün bagajından onu almaya çalışıyor. sinsice yaklaştım. hissettirmiyorum. vee yanaktan bir makas alarak
-ne haber fıstık. ama bir saniye! noluyor lan bu benim annem değil. -sen kimsin teyze. demeye kalmıyor biri yakama yapışıyor. -amca valla annem sandım bırak yakamı. ve arkadan biri hem gülüyor hem de -bırak amcası o benim oğlum- diyor. tamam göt oldum. yerin dibine girdim. tamam ama anne insan bir arkadan seslenmez mi? hiç mi acımaz bir insan evladına? otobüs garaja girerken beni görmüş hanımefendi. otobüse pusmuş sonradan çıkmış.
ulan annemin evladıyım diyecem ama babam da geri kalmaz hani. yayla evinde tuvalete gizlenip babamın eve gelişi sırasında onu korkutacam demiştim de babam beni görüpte tuvaletin üstüne çıkıp, ben -nerde lan bu adam- diye dışarı çıkınca önüme atlamıştı -altıma sıçmıştım-. hadi o zaman altıma sıçtım, şimdi tüm has turizm yolcuları suratıma sıçtı be. olur mu lan? yapılır mı bu? bu nasıl anne baba? tamam seviyoruz ama bu kadarı ayıp be kardeşim...