O küçük çocuktum. Babam kahveciydi sabah ben uyanmadan kahveye giderdi, ben uyurkende eve gelirdi. Babamı görmek için yanına giderdim. önce beni kollarına sarıp bıyıklarını batırarak öperdi. Sonra omzumdan tutar yanına oturtup, oralet içirirdi. Okey oynamasını izler babamın kazanmasını içten içe isterdim okeyden o zamanlar anlamadığıma rağmen. Oralet çok güzel, babamın yanında olmak harika, öptüğü yerin etkisi paha biçilmezdi. "50 bin" olan madeni para harçlığımı alarak koşup giderdim kahveden. özledik, özlettin be baba. Oralet içemiyorum artık. Sen gittin ya kahvene giremiyorum artık.