Okumalık sınıfına giren yaZılı kitaplarda geçen benzetmelerdir, az önce okuduğum bi'kaç cümle bana gülümsemekten kitaba ara verdirtti, dayanamayıp paylaşıyorum bende işte, insanlar sevdikleri şeyleri fazla paylaşmazlar övünmek gibi olmasın da gerçi herkes yapmıyorsa bu da beni bir çeşit salak sınıfına sokar ki en iyisi ben cümleme geliyim; (kapının bir yerlerine sıkıştırılmış mazîli eski bir resmi, o dairenin yedek anahtarına sahip olan çayı bitmiş yan komşu iki bayan misafirini yan daireye gönderip çay aldırırken bir sebepten ötürü düşen resim olaydan sonra gelen daire sahibi adamın aklında kalır ve yan komşusuna can sıkıntısısan gidince hafif bir zamanda durumu anlar ve dairesine giren bu yabancı ama komşu misafiri bayanlara sorar, kapıyı zorlamış olmalılar.) ;
"kapıyı kapatırken zorlandınız mı?
Kapının Dili kekemedir."
'Abi-ablalar, efsane deği mi sizce de?'
Der gereksiz konumu kapatırım.
(bkz: ikircikli biricik)