starbucks

entry2080 galeri video2 ses2
    1206.
  1. bir türlü ısınamadığım, bana hiç samimi gelmeyen mekan.

    kahve sevmememin de etkisi büyüktür (hemen sövme okuyucu kahve sevmeyen de var yani. oluyor öyle.) tabi ama starbucks'a ayrı bir kılım. bi havalı böyle bi garip. lan bana bi grande (grande midir tall mudur her ne sikimse) latte derken ki girdiğin havaya gel. 10 yıl önce beraber top oynuyoduk adam seçmek için aldım verdim yapıyorduk. sanki lord çocuğu gibi büyüdün anasını satayım. elinden eksik olmuyor üstünde tuğberk yazan kahve.

    mekan da samimiyetsiz. gidip bi oralet içemezsin mesela. (ha şu yaşımda kahveye de gitsem oralet içmem ama elimde bulunsa olur gibi.) gidip kahve içmek istesen, desen ki "hafız bana bir kahve ver", "amerikano mu, latte mi, sütlü mü, sütsüz mü, boklu mu, püsürlü mü, yanında çilekli turta vereyim mi?" gibi bin tane soru geliyor ardından. "çay yok mu hacı ya? ince belli bardakta? fincan da olur o da iyidir. ha bir de ekstra şeker olsun 2 tanesi kesmiyor."

    fiyatlar da ayrı bir sıkıntı. 8 lira 10 lira civarı bir kahve. gerçi ortalama bir kafede kahve fiyatı nedir bilmiyorum belki normaldir. çok da sövmeyim.

    yalnız çok saygı duyduğum bir olayı var. sözlük platformlarında okuduğum kadarıyla bunlardan birine girip hiç bir şey almadan orada tüm gün otursan bile bir allahın kulu da gelip bir şey demiyormuş. misafirperverliği ile ünlü türk halkına ait mekanlarda bile görülemeyen bir durum bu. tebrik ediyorum kendilerini bu hizmet anlayışlarından ötürü.

    not: en üstteki paragrafı starbucks'a giden herkese değil, annesinden süt yerine latte emmiş gibi takılan insanlara yazdım. yanlış anlaşılmasın. kimsenin kalbini kırmayalım. çok tatlısınız. sizi yerim. bir ara oralet içelim derseniz mesaj atın. yazınca fark ettim özlemişim portakallıyı.
    4 ...
  1. henüz yorum girilmemiş
© 2025 uludağ sözlük