memleketten bir hikaye

entry6 galeri
    1.
  1. Ailemleydim. Kapı öylesine birden bire vuruldu; tekleyen ritimlerle değil ha, öyle kırılırcasına vuruldu. " Hayırdır inşallah" dedik, kapıya önce ben ardımdan da meraklı annem yöneliverdi. Hepimizin o ana kadar olan neşesi bir urgan ipi ile duvarlara, boynu bükük görüntülerine nazaran asılıverdi. Suratlarımızdaki asılı kalan neşenin son kırıntıları da havada asılı kaldığından, urgan ipine boncuk gibi dizilenlerden oldu zağar. Olsundu bizim için; nasıl olsa o kapı önündeki evimizi yıkarcasına tıklayan el ve dahi usun meramını dinleyecektik, kapı kapandığında da urganda boncuk boncuk dizili duran neşemizi pare pare alıp ait oldukları yere dizecektik. Yani biz neşeli aileyiz, onu deyiveriyorum aslında kıssadan hisse. Gerçi anlatı uzun oldu ama, idare ediverin gayri.

    Kapıyı açtım. Arkamda annem benden kısa boylu olduğu için parmaklarının uçlarında yükselmeye, arada bir hoplaya zıplaya da önümdeki kişiyi görmeye meylediyordu. Bazen kızardım anneme; aklı olmadık yerde tekliyor diye. Bree kadın, madem merak eyledin, sokul yanıma, bakıver sen de, kapıdaki gizemliye.

    Uzun ama ince, güçlü ama narin, iradeli ama düşünceli, hassas ama kararlı bir karaltı vardı önümde. Nedenini bilmeyen bir korku çörekleniverdi içime. Altıncı his mi derlerdi bilincinle ve bilinçaltınla anladıklarının kuvvetine? Evet, evet... ondan derlerdi, hatırladım şimdi bu içsel hengamede.

    Kapkara gözleri vardı. Sokak kapısını, mahallemizi, kasabamızı, ilçemizi ve hatta kentimizi kaplayan geceden daha bir kara, daha bir derin, daha bir manidar ve daha bir soğuktu. Malumunuz, Ocak ayı soğuk olur mevsim itibariyle.

    Soramadım sormam gerekeni. Oysa hafıza iyidir bende. " Ne istemiştiniz?" ya da " Kimsiniz?" yahut " Ne var?" diyemedim ezberimdeki repliklerden; Seçemedim belki de hangisini dillendirmem gerektiğini. Ya da belki de korktum, bu gece gözlü, gece ruhlu adamın hangi haberi getirdiğini bildiğimden!

    Annem sonunda aklını kullanmaya karar verdi de çekiştirdi beni yan tarafına. Ezberindeki o unutmayacağı repliklerden birini kullanıverdi pervasızca. O an soğukkanlılığına hayran mı olmalıydım yoksa hafızanın zaten sığ olan tarafından hiç unutulmayacak olanı çıkarıp dillendirdiğini mi hatırıma getirmeliydim, karar veremedim doğrusu.

    Bir titreme geldi bana en soğuğundan, en zemherisinden. Bacaklarımda mecal kalmadığını hissettiğim en son hatırım oldu. Gerisini ben de bilmiyorum...

    Bildiğim, urgan ipinde dizili olan neşeler bir daha yerine gelmedi, koyulmadı.

    ***
    3 ...