izleyiciye her an olağan dışı, aksiyonlu bir şeyler olacakmış gibi hissettiren fakat olağan dışı tek şeyin filmin çok çok olağan seyir etmesi olduğunu algıladıktan sonra bambaşka bir bakış açısıyla çekilmiş bir film etiketini yapıştırmak farz oluyor bu filme.
--spoiler--
film başroldeki kızımız ve çevresi üzerinden toplumsal mesajlar veriyor fakat komünizm söz konusu olacaksa filme tek katkısının o zamanlar romanyasında komünist rejimin kürtajı yasaklamasıdır diyebiliriz. hatta o zamanlar kominüst rejimin varlığından bihaber birisi bunu algılayamaz bile. otilia karakteri filmde çok güzel işlenmiştir. kendisi taşradan gelmiş bir üniversite öğrencisidir. iyi sayılabilecek bir ailenin oğluyla sevgilidir. otilia arkadaşının kürtajı sırasında erkek arkadaşının annesinin doğum gününe gitmek durumunda kalır. doğum gününe gitmeden önce kürtajı yapan doktorla cinsel ilişkiye girmek zorunda kalmıştır ve bir sorgulama sürecine girmiştir. acaba o hamile kalsa ne olacaktı? bunu doğum gününe gidince erkek arkadaşına sorar belli bir tepkiyle aklındaki soruyu. ve aldığı cevap hayli ilginçtir: ben kürtaja karşıyım, hamile kalsan evlenirdim seninle diyor. bunları öyle bir söylüyor ki, o an düşünüp söylediği alenen anlaşılıyor. yani şöyle bir mesaj kalıyor bize: hamilelik ve kürtaj otilianın sorunudur ve bu doğaldır. günümüzde de olagelen biraz bu değil midir? hesapsız bir hamilelik ne kadar bir erkeğin sorumluluğu altındadır?
bir de otilianın sevgilisinin ailesi ve ailenin arkadaşlarıyla geçirdiği bir sahne var ki izlerken ben sıkıldım, otilianın orda sıkılıp eriyişi hakikaten görülmeye değer ki arada geçen muhabbetler de hayli ilginç kılıyor o sahneyi. şöyle ki: otilia ne içersin sorusuna meyve suyu cevabını verince ailenin arkadaşları bunu onaylıyor. ardından otilia sigara içecek oluyor ve ordan birisi sence bu ortamda sigara içmen ne kadar doğru diye ezici bir soru yöneltiyor otiliaya. sonrasında otilianın taşralı ailesi bir noksanlık halinde lanse ediliyor. otilia suspus kalır, tuz biber misali ayrılır partiden ve arkadaşının yanına geri döner. döndüğünde fetüs banyodadır ve sıra fetüsü yok etmektedir. bu görev de otiliaya düşer. yapacağı bir çöp konteynırına fetüsü atmaktır. yönetmen bu noktada fetüsü gösterir seyirciye ve sonrasında vurucu sahne gelir: otilia fetüsü hiç tereddüt etmeden fırlatır konteynıra. seyircinin beklentisinin dışında olduğu içi etkiler bu sahne ki ben en çok bu sahneyi sevdim filmde.
--spoiler--
sonuç olarak ince dokunuşlarla toplumu birkaç noktasından işliyor ve önümüze koyuyor filmimiz olağan dışı bir olağanlık içinde. velhasıl izlenmeye değer bir film 4 ay 3 hafta 2 gün...