türban özgürlüktür

entry37 galeri
    1.
  1. son zamanlarda dillere sakız olan geyik malzemesidir. ısrarla türbanın özgülük olduğunu savunanlar bunun nelere kapı açabileceğini göremeyen andavallardır.

    iran'da şah rejiminin devrilip yerine humeyni'nin iktidara gelmesinin de demokrasi ve özgürlük naralarıyla geldiğini hatırlamayan, bilmeyenler için burada bir yazı var. zahmet olmazsa okuyunuz.
    *

    AŞAĞIDAKi satırlar, iranlı gazeteci Bahman Nirumana ait... 1979da Şahın devrilmesinde ve Humeyninin Paristen Tahrana dönmesinde aktif rol oynayan bir gazeteci ve yazar... Mollaların irana demokrasi ve özgürlük getireceğine inanan milyonlarca kişiden biri...

    irandaki olayların, bugünkü Türkiyede yaşananlar gibi başladığını ve kara bir geleceğin herkesi yutacağını belirten iranlı gazeteci Nirumandın anlattıkları şöyle: (Osman Özbek-Çankayada Sonbahar- Sayfa 158)

    * * *

    "Evet, Humeyni yeryüzünde cenneti vaat etti bize... Demokrasi gelecek, kimse fikirleri ve siyasal görüşleri yüzünden tutuklanmayacak, işkence yapılmayacak, kadınlara eşit haklar verilecek, giyim serbest olacaktı.

    Şahı devirdikten sonra mollaların camiye geri döneceklerinden emindik. Devleti yönetecek durumda olduklarına inanmıyorduk. Yanıldık!

    Her şey 14 Ocak 1979 tarihinde değişti. Şah, iranı terk etti. Ardından iran tarihinin en büyük yürüyüşü Tahranda yapıldı. Sansür, yasak yoktu, istediğimiz gibi bağırıyorduk.

    Fakat mitingde ilk dikkatimi çeken, Musaddık ya da solcu şehitlerin resimlerini taşıyanların mollalar tarafından dövülmesi oldu. Pek üzerinde durmadık bu olayın. "Hele bir kurtlarını döksünler, sonra sakinleşirler" diye düşündük.

    Ertesi gün gazetede, bir hırsızın genç mollalar tarafından yakalanıp, adına "islam Mahkemesi" denilen mahalli bir heyet tarafından 35 kamçı cezasına çarptırıldığı haberini okuduk. Haberi ciddiye almadık "Üç-beş sapsızın işi" dedik.

    Bu arada bira-şarap fabrikalarının yakılması, sinemaların tahrip edilip, filmlerin sokaklara atılması gibi olayların üzerinde hiç durmadık. "Ufak tefek şeylerin" toplumun demokrasi ve ulusal bağımsızlık yolundaki çabaları etkilemesini istemiyorduk.

    Biz bunları söylerken, mollalar tarafından, kadın ve erkeklerin yan yana yürüyemeyecekleri, okullarda aynı sınıflarda olamayacakları, birlikte spor yapamayacakları gibi gerici kararlar ardı ardına alınmaya başlandı.

    "Müslüman kadınların yanında orospuların yeri yoktur" denilerek kadınlara örtünme zorunluluğu getirildi. Özellikle üniversitelerde bu yüzden çatışmalar çıktı.

    Bu çatışmalardan rahatsız olduk, kadın sorununun güncelleşip ön plana geçmesini istemiyorduk! "Asıl mücadele emperyalizme ve kapitalizme karşı verilmelidir" diyorduk. Kadın sorunu bir yan çelişki, ana çelişki sömürü, diye düşünüyorduk.

    Peçesiz, başörtüsüz sokağa çıkan kadınlar artık açıkça, gözümüzün önünde dövülüyordu. Bazı kadınların yüzüne kezzap atılıyordu. Humeyni "Bütün sorunlarımızın sebebi, cemiyetimizdeki ahláksızlıklardır. Bunların kökünü kazımalıyız" diyor, genç mollalar terör estiriyordu. Kitapevleri yağmalanıyor, gazete bayileri ateşe veriliyordu.

    Şirazda "islam Mahkemesi" eşcinsel ve fahişe olduğu gerekçesiyle dört kişiyi idam ediyordu. Benzer olay Tahranda da gerçekleşiyor, üç fahişe ve eşcinsel kurşuna diziliyordu.

    Sesleri ve görüntüleriyle erkekleri tahrik ettikleri için kadın spikerler TVden kovuluyor, uyuşturucu olarak görülen müzik yasaklanıyordu. Alkol içen, kırbaç cezasına çarptırılıyordu. Toplum hızla dincileştiriliyordu. Kadınların evlenme yaşı 18den 13e düşürüldü.

    Parfüm, ruj, saç boyası gibi kadın malzemelerinin irana girişi yasaklandı. Kamu dairelerinde çalışan kadın memurlara tesettüre girme emri verildi. Mollalar güçlendikçe saldırganlaştılar.

    Gerçeği anladığımız vakit iş işten geçmişti. Şah döneminden daha çok insan cezaevlerine konuldu, idam edildi. Milyonlarca insan canını kurtarmak için yurtdışına kaçtı. Kaçanlardan biri de bendim. Umarım bizim hatalarımızdan, birileri ders çıkarır!"
    10 ...