geçtiğimiz aylardan birinde tamamen random şekilde çalan bir playlistte dinlemiştim ilk.
best rebellious idi şarkının ismi.
tamamen moralim çökmüş, okul ve aile problemlerinin üst üste geldiği bir dönemdeydim.
beşiktaş'da bir kafenin en kuytu en köşe masasına tek başıma oturmuştum sabahın 8:00' inde.
ve sonra o ses geldi, o mükemmel indie başlangıçları olur ya.
huzur kaplamıştı etrafı. gözlerimi kapattım ritme bıraktım kendimi, ruhumu teslim ettim.
sonra bunu tekrar dinlemeliyim diye şarkının adını kontrol için shazam'a dinlettim buldu, mutluydum.
eve gittim açtım tekrar, bu güzel şarkının klibini de merak ediyordum. bir de ne göreyim;
''hassiktir bu mekan bana hiç yabancı gelmiyor. oha abi plaka 34. dur bir dakika ya! ''
hemen grubu araştırmaya başladım ve türk olduğunu öğrenmem çok zamanımı almadı.
o kadar şaşkındım ki sanki ben 22 senedir evlatlıkmışım ve bunu yeni öğreniyormuşum gibi.
5 dakika o şaşkınlığı atamadım üstümden, çünkü türkiye'de bu kadar kaliteli ve aynı zamanda universal müzik olamaz imkanı yok diye düşünüyordum. benim için de bir milat oldu, çağ atladım resmen. umarım bu çizgiyi bozmadan yollarına devam ederler.