ortaokuldayken çekinirdim metalcilerden. sanki bu puştlar hayata dair her şeyi çoktan öğrenip gündelik hayat ile dalga geçmeye veyahut iplememeye başlamışlardı. yeşil asker çantalarının üzerine çizdikleri semboller yazdıkları yazılarını asker postalları ile tamamlar ve okula tam bir brutal havayla gelir, kendine benzemeyen adamla konuşmazlardı. birbirlerine fısır fısır bişeyler anlatıp kahkaha patlatırdı ibnetorlar.
ulan derdim kendi kendime, bunlar hayatı çözmüş sen tarrak gibi özlem'in memesine bak, beşiktaşın sol bekine kim gelsin onu tartışadur. meğersem o dingiller de imajındaymış, özlemin memesindeymiş tuğçenin götündeymiş.