dinden soğumak

entry70 galeri
    51.
  1. çok subjektif bir entry olacak öncelikle bunun için özür dilerim.

    normal bir ailenin çocuğuyum. bizimkiler namaz kılmaz, alkol arada alır ama oruç tutar, zekat verir, kurban keser vs vs.
    ortalama Müslüman diyebiliriz sanırım. ama allah inancı vardır, bu şekilde yetiştirildim.

    31 yaşındayım, hayatımın hiçbir dönemi düzenli olarak namaz kılmadım. bir dönem sevgilim bir deistti. onun gusül abdesti almaması, allah ve dinleri sorgulaması son derece garibime gitmişti. bir miktar düşünmüş, sonra da sanırım fikrimin değişmesinden korkarak ve biraz da tepkisel olarak daha bir dine sarılmıştım. ha sarılmıştım dediğim de yine normal şartlar altında yapılması gerekenlerin tamamı değil ama efendim dua etmek, oruç tutmak vs. aradan yıllar geçti, ayrıldık. benim hayatımda bir takım kötü şeyler olmaya başladı. o dönem inanmaktan çok, tevekkül etmekten çok sorguluyor, yargılıyor ve hatta isyan ediyordum. 'neden bunlar benim başıma geldi?', 'neden ben bunları yaşıyorum!' gibi. sonrasında hayatıma giren insansa tam tersine son derece inançlı bir insandı. 5 vakit namazını kılar, giyime son derece dikkat eder ve alkol almazdı. onun yanındayken de yine tepkisel olarak dinden bir miktar daha uzaklaştım, alkol alımını artırdım, dua etmeyi bıraktım. -gerzekçe bir şekilde yanımdakinin yaptığına ters bir tepki veriyorum. zorlama oluyorsa hele, daha da ters tepiyor-. o zaat-ı muhteremden de beklemediğim ve son derece travmatik bir şekilde ayrıldıktan sonra isyan kronik bir hal aldı.

    sürekli isyan halindeydim. 'bu neden benim başıma geliyor? hep mi ben yaşayacağım bunları ya? bir yaratıcı kulları arasında bu kadar ayırım yapar mı? istemiyorum ya, istemiyorum. ne olacaksa buyursun gelsin olsun. ben zaten dibe vurdum. bu saatten sonra tın' bu ve benzer düşünceler içerisinde yaklaşık 3,5 - 4 yıl geçirdim. dua etmiyordum, içimden gelmiyordu. etsem de kabul olmayacağına son derece emindim. dua ettiğim nadir zamanlarda da dua ile başlayan sürecin sonu sitem ve isyan ile bitiyordu. arada sırada -mesela kandillerde, kadir gecesinde- kıldığım namazları da kılmamaya başlamıştım. Allah'ın beni artık sevmediğine inanmıştım. neden sevsindi ki? ben olsam ben de beni sevmezdim. *
    çok pardon, entry o kadar subjektif gidiyor ki kendimi alamıyorum.

    sonra ne oldu, sanırım son derece yoruldum. o arada bir de bipolar afektif bozukluk tanısı aldım. ilaç kullanmaya başladım. o kadar dibe vurmuştum ki, mani, depresyon, mani depresyon. artık hiçbir şeyin düzeleceğine inancım yoktu. ve bu kısır döngüden son derece yorulmuştum. bir gece elimde bir kutu antiepileptik, bir şişe de şarap kendimi bu işi bitirmeye hazır ve son derece yakınken buldum. ağlaya ağlaya son anda gecenin bir yarısı kendimi sokağa attım. biraz nefes aldım. ilaçları yakın bir tanıdığıma verdim. gün gün bana alacağım ilacı tek tek veriyordu.

    o dönem sanırım, bir oturup tekrar düşündüm. lan ben ne yapıyordum? iyi bir işim vardı, iyi bir kazancım vardı, güzel bir evde oturuyor, güzel bir arabaya biniyordum. tip olarak ortalamanın üstünde olduğumu düşünüyordum, espriliydim, zekiydim. alçak gönüllüydüm *. bir de ciddi bir hastalığım yoktu. çok şükürdü. yahu hastanelerde bir dolu son dönem kanser hastası, felçli insan şifa beklerken benim artistliğim kimeydi? isyanım kimeydi? vay göttüm vay.

    sonra yeniden bir şeyleri değiştirmem gerektiğini düşündüm. hayatıma yeni giren bir dostumun da baskısız yardımıyla bir miktar değiştim. bunda elbette şu sıralar okuduğum uğur koşar - allah de ötesini bırak 2kitabının da etkisi tartışılmaz. bu kitabın birincisinde de okuduğumda çok etkilenip ağladığım bir yer olmuştu. 'rabbin seni terk etmedi, seni sevmekten vazgeçmedi.' buna benzer bir şey. içerik böyle yani. evet dedim ya, demek ki beni terk etmemiş. inanç son derece sübjektif bir şey. ama inanmak, bir şeyleri, halledemediğin şeyleri bir üst noktaya bırakmak ve kendini akışa bırakmak iyi hissettiriyor sanırım.
    10 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük