geçen mutfakta kumral bi hamam böceği gördüm. kumraldan kastım kahverengi böyle. ezecektim ama sıradışı geldi ezemedim. gittim bi kavanoz buldum. o da sanki dertleşmek istiyordu, beni bekliyordu sanki. gittim koydum kavanoza hiç sağa sola kaçmaya çalışmadan durdu öyle. bu anı ölümsüzleştirelim mi dedim tellerini aşağı yukarı oynattı. açtım ben de telefondan videoyu çekiyorum öyle, elim de de bimden aldığım muzlu süt içiyorum. neyse başladım konuşmaya. dedim ki hiç bir şeyin sana ait olmadığını düşündünmü hamo dedim. tellerini sağa sola çevirdi. kime birşey anlatsam hep akıl veriyor aq dedim. ben bilmiyomuyum napcağımı. sanki en akıllı kendileri anasını satayım dedim, insanoğlu ne sıradan dedim. herkes kendini çok zeki sıradışı sanıyor. aslında bu sıradanlık değilmidir hamo hea? bişey demedi. baktı öyle. yalnızlığı seviyorum dedim, kim uğraşcak milletle, yeni insanlarla tanışmaya üşeniyorum, çevremdeki insanlardan ve sohbetlerinden gram zevk almıyorum, aşık falan değilim, daha önce çok ilişkim oldu ama hiçbiri aşk değildi biliyorum, nerden biliyorsun der gibi tellerini aynı anda çevirdi sağ tarafa. çünkü aşk şarkılarında aklıma bi bok gelmiyor dedim, aşık olan adamın aklına en azından bir kişi gelir dimi hamo? ben de tık yok. ama dinleyesim geliyor duygusal şarkıları, 2 çift görünce eziliyorum sanki, gerçek aşkı arıyorum ama filmlerde okadar gerçekçi duruyor ki, öyle birşey arıyorum. okuldayken bi kızdan hoşlandım, belki de budurlan dedim ama değil. hamam böceği bana neden der gibi bi adım öne gitti. ben de kızın 8yıllık çıktığı var aq nasıl olsun dedim. şans din olsa ben ateist olurdum zaten diyip muzlu süt kutusunu kavanoza değdirip çektim kafaya. şimdi seni salcam. eğer kaçarsan seninde insanlardan farkın yokmuş derim bak diyip saldım. * kaçmadı.