Thomas Mann'ın büyük romanıdır.
Bir ulusun geçirdiği toplumsal evrimin en güzel ifadesi, bir kuşak romanı yazmakla olur. Toplumsal kurumların ya da davranış şekillerinin, insan ilişkilerinin değişimini izlememiz yazarın farklı kuşakları aynı eserin içinde eritmesiyle daha da kolaylaşır. işte Alman edebiyatının gerçekçi yazarı Thomas mann'ın yaptığı da budur. Almanya'da yükselen burjuva sınıfı...Üç kuşağın ayrı ayrı dramlarında ayrı ayrı güçlükler yaşanır.
Ailenin geleceğe kalması gereken ticari ilişkilerinin varlığı, yeni yetişen gençlerden- thomas buddenbrook - ve onların başarılarından bağımsız değildir. Thomas Mann, Thomas Buddenbrook'u romanın merkezine yerleştirir. Ticari geleneği ayakta tutan, ailenin varlığını sürdürebilecek kişi odur. Thomas Mann böylece merkez dışı karakterlere özgürlük alanı yaratır. Kardeşi tony ve christian ilişkilerinde düzensiz, yaşamlarında başarısız olurlar.
Roman tek bir izlekte varlığını sürdürmez. Devamlı sarsıcı olaylar Thomas Buddenbrook'un yaşamının düzenini bozar. Çocuğunu içe kapalı bir çocuk oluşu, yerine geçmeye uygun olmayışı, müzik hariç uğraşabileceği bir şeyin olmaması da onun otoritesini ve gelecek planlarını sarsar. Onu düşündürür.Gelinen süreç burjuva sınıfının bir parçası olan aileyi de tasfiye eder.
Belki de Thomas Mann'ın anlattığı sadece yaşamın acımasızlığıdır; ama gerçekliğin içinde sınıfın kendi bünyesini de değiştirip düzenlediği olgusunun var olduğunu söyleyebiliriz.