eşcinsellik bir hastalık mıdır sorunsalı

entry25 galeri
    12.
  1. doğada insanlarda ve hayvanlarda belli bir oranda eşcinsellik mevcuttur. Bu üremeyi tehdit etmez, çünkü Eşcinsellik bulaşıcı değildir. insanlar çocukluk çağlarında neden olduklarını anlamadan karşı cinse ilgi duymaya başlarlar. Azınlıkta olan bir kesim çocuk da kendi cinsine ilgi duyar fakat toplumun beslediği korku, tiksinme, vb duygular nedeniyle bu yönelimini bastırmak zorunda kalır. Yıllardır bu özelliğin kınanması, suç olarak nitelendirilmesi ve dışlanması sebebiyle eşcinsellik bir hastalık olarak ele alınmış ve tedavi edilmeye çalışılmıştır. Yıllar sonra 1974 yılında amerikan psikiyatri birliği ve 1992 yılında avrupada ICD, homoseksüellik kavramını hastalık sınıflandırmasından çıkarmışlardır. Eşcinsellik, psikiyatri birliğinin bunun bir hastalık olmadığını ortaya koymasıyla bir sorun olmaktan kurtulmamıştır. Çünkü toplumun çoğunluğu kendi yönelimi olan heteroseksüelliğin dışında kalan tüm cinsel yönelimleri anlayamadığı için tiksinmeye, korkmaya ve öfke duymaya devam etmiştir. Daha dindar olan kesim bunu allahsızlık, ahlakçı olan kesim bunu sapkınlık ve marjinalliğin uç noktası olarak yargılamışlardır. Bu ise toplumda azınlıkta oln bu kesimin saklanıp kendilerinden utanmalarına, veya isyan edip diğer uca giderek abartılı bir şekilde cinselliklerini sergilemelerine farkında olmadan sebep olmuştur. Burada aslında uludagsozluk gibi bir tartışma forumunda göz önünde süregelen polemikten daha hassas ve ciddi bir problem yer almaktadır. O da şudur ki, kabul edilmeyen, onaylanmayan, hor görülen insanlar panik duygusu yaşarlar ve acı çekerler. Aslında hiç de görünürdeki kadar az olmayan fakat cinsel kimliklerini rahatça yaşayamayan, utanıp saklayan, veya utanmadığı halde tepki görmemek için gizli yaşayan bir dolu insan, toplumsal baskı yüzünden zorlandıkları için hastalanmaktadırlar. Bu hastalık cinsel kimlikleriyle ilgili değil, bu kimliğin kabul görmemesiyle ilgili ortaya çıkan kaygı, endişe vb duyguların toplamında oluşan kişilik sorunlarıdır. Bunu değiştirmek için psikiyatriste veya terapiye giden eşcinseller terapi süresince cinsel kimliklerini değiştirmek değil, eşcinsellikleriyle barışmak üzerine tedavi görürler. Aileler çocuklarının bu hale nasıl geldiklerini, nerede hata yaptıklarını sorgulayarak acı çekerler, eşcinsellerse ne ailelerinden ne de çevrelerinden görebildikleri destek yüzünden son derece yalnız kalır ve acı çekmeye devam ederler. Bu aslında vahim bir durumdur. eşcinselliğin dışlanması ve eleştirilmesi, down syndrome, fil hastalığı, kamburluk gibi "farklı" bir doğaya sahip insanların aşağılanması ve hor görülmesi kadar zalimce olsa da, bunun bir tercih olduğunu düşünmek dışlayan kesimin vicdanını rahatlatmaktadır. Tarafsız düşünüldüğü zaman aslında kimsenin bu kadar eleştirilen, hor görülen, aşağılanan bir cinsel yönelimi tercih etmeyeceği ortadadır. Yukarıdaki rahatsızlıklar hastalık sınıflandırmasındalardır çünkü yaşam kalitesini düsürmektedirler. Homoseksellikse bu tanımlamadan çıkarılmasına rağmen aslında halen bir hastalık haline "getirilmektedir" kanımca. Çünkü eşcinsellerdeki yaşam kalitesi, kişinin kendi tarafından değilse de, toplumun kişiyi dışlaması ve korkutması sonucuyla düşmektedir. Tedavisi ise toplumun bu konudaki tepkisini ve görüşünü değiştirmek, veya dışlanmış eşcinselin destek sistemlerini güçlendirerek, bir birey olarak farklı cinsel yönelimiyle de mutlu olabileceğini ve "kendi" olarak yaşamaya hakkı olduğunu adım adım içselleştirerek mümkün olduğu için çok zordur. Çünkü toplum, kendi zorlanmadığı fakat başkalarının zorlandığı konuları pek fazla umursamaz ve anlamaya üşenir. Psikoterapi ise son derece pahalı ve uzun bir dönemi kapsayan bir süreçtir. Sonuç ise, bu rahatsızlığın bir kısır döngü halinde devam etmesi, gizli eşcinsellerin utanç ve korku içinde internet sohbet kanallarında birbirleriyle anlaşıp gizli saklı buluşarak kurduğu baskılanmış ilişkiler, ucundan kıyısından yakalanmaya çalışılan mutluluklar ve öfke,isyan, acı ile mücadeleyi getiren bir "farklılık" ın kurbanı olmaktır.
    0 ...