Dini hassasiyeti yüksek olan insanların,bugüne kadar izlenen süreçte "ölümü görüp sıtmaya razı edilmeler"i sebebiyle pek de yanaşamadıkları ancak sonuna kadar hakettikleri bir önermedir.
Örneğin;ezanın Arapça okunması önündeki engellerin kaldırılması ile birlikte,islami hassasiyetleri olan kişiler uzunca bir süre Demokrat Parti'den islami taleplerde bulunamamışlardır,"adamlar daha ne yapsın"havası hakimdir,ezanın Arapça okunması önündeki engellerin kaldırılmasıyla tatmin olmak zorunda kalmışlardır.
bu sürecin bir benzeri de,günümüz akp hükümeti'nin bugüne kadar hiç de islam'dan yana tavır almayışı,ancak bazı islami meselelerde onlara duyulan(ve kanımca hiç de haketmedikleri)"bunlar illa ki birşeyler yaparlar"inanışı dolayısıyla bugünlerde yaşanmaktadır.
akp,6 yıla dayanan iktidarında kendisini o mevkiye getiren insanların beklentilerinden ne kadar uzak da olsa,tayyip erdoğan'ın bir "inşaallah","Ya Allah" ifadesi kullanması,ara sıra israil'e çıkışlar yapması(annapolis zirvesi'ne-bu zirveden filistin lehine hiçbir olumlu netice çıkmayacağı başından beri belli olmasına ve filistin halkının özgür iradesiyle seçtiği hamas'ın tecridi anlamına gelmesine rağmen- türk hükümetinin gösterdiği yakınlık,tayyip erdoğan'a 2004 yılında israil'de musevi cemaatler tarafından verilen cesaret ödülü)ve eşinin başörtülü olması(islam'ın tesettür ilkesini genel anlamıyla düşündüğümüzde bu tesettürün ne kadar doğruya yakın olduğu meselesi ayrı bir tartışma konusu) gibi gelişmeler yüzünden,Türk halkı her zamanki gibi batıyla uyumlu çalışan,onları hiç de rahatsız etme derdinde olmayan,küresel siyasi ve ekonomik gelişmelerin onay mekanizması gibi çalışan bir partiye zımnen oy vermektedir,sadece başörtüsü gibi meselelerin çözümüne olan inanç gibi birtakım sebeplerle.
ne yazık ki,pek de ilkesel bir akp değerlendirmesi yapılabildiği söylenemez islami çevrelerin.işte bütün bu köşeye sıkştırma oyunları,statükonun baskıları,akp'nin çaktırmadan verdiği" e daha ne yapalım,siz bunu yaptığımıza şükredin"telkinleri,o canım insanları başka şeyler istemekten men etmiştir.
Bugün islami çevre olarak adlandırılan hiçbir grup ya da hareketin "lise,ortaokul ve ilkokullarda tesettür"hakkını savunmaya hali yoktur,bu hak arama mahrumiyetinin kökeni 28 şubat'lara dayanmakla birlikte,birçok farklı sosyolojik yaklaşım da getirebilmek mümkündür.
Bu ülkede Müslümanların haklı taleplerini haklı zeminlerde ortaya koyabilmesi için,islami bir hareketin -manipülasyondan ve dejenerasyondan arınmış olması şartıyla-uç vermesi gerekir ki,böyle bir harekete müsaade edilme ihtimali yakın zamanda zor görünmektedir,ancak akp gibi "tezkere yanlısı",ama tesettüre de olumlu bakan/bakması kendi faydasına olan sistemle ve küresel odaklarla oldukça barışık hareketler neşvü nema bulabilmektedir.