hayata dair iç burkan detaylar

entry5914 galeri video18 ses2
    4320.
  1. Ramazan ayında bir akşam unkapanı'ndan eminönü'ne doğru gidiyorum. Teraviye gitsem mi gitmesem mi diye epey düşündüm. Sonunda haliç metrosuna varmadan unkapanı tarafında kalan camiye girmeye karar verdim. Ezan okundu, ezan duası edildi, sünnet kılındı, üç beş tane cemaat ile namaza durduk...

    Camide toplam 5-6 kişiyiz. Kadınlardan teraviye gelen olmamış. Ben biraz şaşkınım. Neyse farzı ve son sünneti kılıp imama uyup teravi namazına durduk. Biz namaz kılarken camiye biri girdi ve kadınlar mahfiline çıktı. Kadınlar mahfili ahşaptan olduğundan secdeye gidince ses çıkıyor. imam selam verdikten sonra döndü, yukarı baktı. 19-20 yaşlarında bir genç. Aşağıya inmesini söyledi. Çoçuk ise teraviyi kılmayacağını, yalnızca yatsı namazını kılıp çıkacağını söyledi. Biz geri durduk namaza. Neyse böyle birkaç defa daha ses yüzünden imam çoçuğa ters ters şeyler söyledi. Allah'ın evi sayılan camiyi kendi malı zanneder gibi konuştu. Genç epey bir süre imamın söylediklerine sessiz kaldı, sonra dayanamayıp "sabrımı taşırma" dedi. Biz araya girdik sükuneti sağladık. Genç namazı bitirip çıktı. Ben bu arada imama içten içe kızıyorum. Çünkü çoçuğa karşı tavrı hiç hoş değildi. Çoçuk iyi sabretti. Neyse biz namazı, tespihatı bitirdik. Kalktık çıkıyoruz. Bir de ne göreyim genç kapıda durmuş imamı bekliyor. Kavga edecek. imamın söyledikleri ağırına gitmiş. Orada o çoçuğun yaşlarında yalnızca ben olduğum için kendime yakın hissettim çoçuğu sakinleştirdim. kolundan tuttum dinleyerek gidiyorum. Çoçuk sitem etmekte haklı ama kavga çıkarması iyi değil. Neyse giderken aramızda geçen diyalog şöyle:

    -adın neydi?
    +yusuf.
    -yusuf anladım da bir şey soracağım sen neden yukarı çıktın?
    +abi üstüm başım kirli, Kokuyorum. Şimdi sizin aranıza girsem rahatsız olurdunuz o yüzden yukarı çıktım.

    Benim içim öyle bir sızladı ki anlatamam. Birden gözlerim doldu. Yusuf'un keyfinden oraya çıkmadığını tahmin etmiştim ama bu aklıma gelmemişti. Sonra öğrendim ki yusuf sokakta yatıyormuş. Evi barkı yok. Yetiştirme yurdundan bir sene önce çıkmış. Kalacak yeri olup olmadığını sordum "yok" dedi. Evimin boş olduğunu, kendisini misafir etmek istediğimi söyledim. Utana sıkıla kabul etti. Bu arada saat 1'e geliyordu. Metroya binip osmanbey'e gideceğimizi söyledim. Metroya binemeyeceğini söyledi. Yine aynı sebepten olsa gerek.

    -abi ben yürürüm. Orası ne kadar ki? havada güzel, gel yürüyelim.

    Tamam, deyip yola koyulduk.eminönü'nden osmanbey'e kadar bir buçuk saat filan yürüdük. Yusuf'un ayağında eski bir banyo terliği. Gözleri öyle güzel bakıyordu ki... Yolda bütün hayatını anlattı. Gözlerim dolarak sessizce dinledim. Bana şöyle sordu:

    +abi nasıl güvenip beni evine götürüyorsun?
    -bilmem...

    Gerçekten bilmiyordum. Ama içimden bir ses o çoçuğun kötü biri olmadığını söylüyordu.

    Eve varınca içeri girerken yine çekindi. Sabaha kadar oturduk, birlikte sahur yaptık, dertleştik. Duş aldı, kıyafet değiştirdi. Eski arkadaşlarımın kullanmadıkları ayakkabılarını lazım olur diye biriktirdiğimden yusuf'a vermek istedim. Yalnızca bir tanesini aldı. Bir sürü kıyafet vermek istedim onlardan da yalnızca bir tane aldı.

    -abi ben yanımda taşıyamam ki, bunlar yeter sağolasın.

    Ertesi gün öğleden sonra çıktık. Evde kalamayacağını söyledi. Nereye gideceğini sordum "eyüp'e giderim, orada iftar veriyorlar zaten havada sıcak, bir yerlerde yatarım". Israr etsem de kabul etmedi kalmayı. Yine otobüse binmedi ve unkapanı'na kadar yürüyerek geldik. Orada vedalaştık.

    insanların yüzlerine bir aydır daha dikkatli bakıyorum ama yusuf'u hala göremedim. Ocak ayında askere gidecek, eğer olursa paralı asker olarak kalacakmış..

    O kadar yaşadığı şeye rağmen inancı sapasağlamdı. Allah'ın rızkını bir yerden göndereceğine imanı tamdı.
    Allah, yusuf'a ve yusuf gibilere yardım etsin. O, kimsesizlerin kimsesidir...

    "O, seni bir yetim iken barındırmadı mı?
    Seni, yol bilmez iken (doğru) yola koymadı mı?
    Seni bir yoksul iken zengin etmedi mi?
    Öyle ise, sakın yetime kahretme (onu horlama)!
    El açıp isteyeni de azarlama!
    Fakat Rabbinin nimetini anlat da anlat!"
    (Duha suresi)
    19 ...