günlerimi gönlümün estiği, rüzgarın savurduğu şekilde yaşayıp verilmiş bir gönül sözüm olmadığım için istediğim karşı cinse edep dahilinde alıcı gözüyle bakabildiğim şu günlerde aşık olupta günümün çoğunu değmicek bir insanı düşünüp özlediğim o gereksiz günlerin özlemini yaşıyorum şu günlerde.
16 yaşına gelmiş bir insan evleniceği kadını istatistiksel olarak %60 oranında bunu bilmesede tanımış olurmuş. 20 yaşına geldim ve geçiyorum ve benim kesir değerimi 1'e tamamlayıp eksikliğimi gidericek o mükemmel insanı hala tanıyamadım ve bunun üzüntüsünü yaşamaktayım.
mesela ben 14 yıldır istanbulda yaşayan biri olarak hiç sultan ahmet ve ayasofya gibi tarihi mekanların içine girmedim. fırsatım oldumu derseniz, hemde çok. sormazsınız ama neden diye sordunuz varsayıyorum ve anlatıyorum. bundan yıllar yıllar önce bir gün sultan ahmet camisi girişinde oturmuş abimi bekliyordum. yaklaşık 2 saatlik boş vaktim vardı ve hiç görmediğim caminin içini girip görsemmi diye düşünmeye başladım ve bir karara vardım. kendi kendime dedim ki; şimdi ben buraya girip görsem sıradan bir anı olucak. benim burayı ve bunun gibi yerleri değerli bir insanla, hayat arkadaşımla görmem lazım ki eşsiz bir anı olsun. sonuç olarak o gün bu gündür hala bekliyorum o anıları yaşayacağım mükemmel insanı. size saçma gelebilir belki ama bu konuda kararlıyım.
en son böyle duygular yaşadığımda kendimi avutmak için bir erkeğe yakışmayacak ilişkilere koyulmuştum karşı cins ile. bir adama yakışır ve bir insan gibi sevip güzel anılar yaşamak, hayatıma bir başka hayat katmak istiyorum sözlük. bekliyorum bir umut.