nikim yok benim

entry163 galeri
    68.
  1. sabah uyandım ve her zaman olduğu gibi bakkala gittim. ekmek ve gazete istedim, bakkal bana "geçen g.ötü yırttın gene ha" dedi sonra da "sadece ekmek ve gazete mi?" sorusunu yöneltti, uykulu gözlerimle s.iktir çekercesine "evet" dedim, "ahahaha 2 yumurta 1 sucuk almıyor musun?" diye aklınca espiri yaptı.

    o sırada bakkala bir afet-i devran girdi ve ben bakkalın angut espirisinin cezasını kesmeyi daha sonraya bıraktım. ağzımın sağ köşesinde hafif bir ıslaklık hissettim, hemen atladım, "merhaba" dedim, o da çok seksi bir ses tonunda "merhaba" dedi sonra hemen elimi uzattım ve "nikim yok benim" dedim, hatun irkildi, gözleri parladı dedim "tamam bu iş" hatun "nikim yok siz misiniz?" dedi şaşırdım, adımı anlamamıştı. "yok komplike, komple isim, yani nikim yok benim, komple yani, tiki olmayan komple" dedim hatunun güzelliği aklımı başımdan almış hafiften saçmalamıştım. hatun "benim nikim yok, olsaydı adınız, anlam kargaşasına mahal kalmazdı, bu adınız anlatım bozukluğu kokuyor, en iyisi "benim nikim yok" olsun sizin adınız hem daha seksi" dedi. hatun bu uzun cümleyi kurduktan hemen sonra, deatly memelerini sıvazlayarak içeri daldı. 1970'li yıllardan kalma külhanbeyi havası ataraktan hatuna omuz attı. hatun irkildi ne yapıyorsunuz demeye kalmadı ki, deatly konuşmaya başladı. "çekilmemeniz, size sürtmeme neden oldu, sürtmememi istemiyor olsaydınız, çekilmemezlik yapmazdınız, yani size sürtmememi istemediniz, bilakis sürtmemişlerimi istediniz." gibisinden kendisinen beklenmeyecek felsefi bir cümle kurdu ki, hatun deatly'ye hasta oldu.

    hemen deep'i aradım, dedim "oğlum hatun var burda dehşet bir şey deatly ipnası almadan hatunua kapaklanmak lazım" aslında işin çakallığındaydım, deep hatunu deatly'den alacak ben de deep'i pulp fiction'un yardımıyla bertaraf edecektim. deep 5 dakika sonra bakkalın önüne o muhteşem motoskletiyle park etti. o kaskı çıkarışını görmeliydiniz. saçları ahenkle dans ediyordu, hatun arkasına döndüğünde deatly'nin hiç şansı kalmamıştı. derken telefonum çaldı arayan pulp fiction'dı ben onunla olayı konuşurken, domaine hasret yumuşak g girdi bakkaldan içeri. bakkal domain ipnasına seslendi "almayacaksan elleme paketlere" içeride bakkal dahil 6 kişiydik. zaten g.öt kadar olan mekanda 6 kişi nefes alıp veriyorduk ama deatly'nin nefes alış verişleri farklıydı, hem nefes alıyor hem de ah-oh gibisinden laflar ediyordu. bu 6 kişiye de pulp arada bir telefonla dahil oluyordu. deatly bir şeyler karıştırıyordu ama yakında çıkardı kokusu nasıl olsa. deep hatuna bir klark çekti, hatun deep'in motoruna doğru yol almaya başladı. domain seslendi arkadan, "ulan ne şanslı adamsın artık 2 tane motorun var" gülmeye başlamıştık ki, minisi ile motora binmeye hazırlanan hatunun etek hafiften yukarı kaydı ve bir şey sallanıyordu. inanamadık. ama malesef gördüklerimiz doğruydu! deatly atladı "adam madam bana fark etmez, vazgeçtiyseniz ben eve götürürüm" dedi, ben atladım "asıl bana fark etmez, s.iktirin ulan" dedim. bakkal rüstem de atladı "asıl bana fark etmez" diye.

    zar atmaya karar verdik, zarı attık en büyüğü deatly attı. adam bu konularda şanslıydı ki, köşenin başından paleface yeni aldığı wolksvagen minibüsü ile göründü. geldi siyah camlı minibüsü kapısını açtı aman allahım, kuzey avrupa dolaylarından gelmiş tam 5 hatun. pulp fiction da içerde. deatly şanslı olduğundan kendisini kadın-adam ile başbaşa bırakmaya meyillendik ki, karnımın aç olduğu aklıma geldi ve bugünkü gazeteyi okumadan hayatta güne başlamazdım. minibüse binmeyip, eve çıktım ve bu hikayeyi hemen sizinle paylaşayım istedim.

    imza: nikim yok benim

    tanım: çok iyi gazete okuyucusu olan yazar.
    2 ...