örümceğin zombi günlüğü

entry12 galeri
    8.
  1. Muhsin amca yanına çağırdı bizi. Av tüfeklerini koyduğu tahta kutuyu ve kurşunları gösterdi. "Daha önce bu silahtan kullanan var mı?" Diye sordu. Naz "küçükken yaban domuzu avına çıkardık, babam ve iş arkadaşlarıyla", ben de kullanmayı bildiğimi söyledim. Ilk iki silahla birlikte biraz mermi aldık yanımıza. Tabancam ise her ihtimale karşı belimdeydi. Kurşunlar gruplanmıştı kendi tabancama uygun olanları gördüm, onlardan da bir miktar aldım. Kabanımın iç cebine koydum. Amcanın evindeki bıçaklar ve duvara astığı kılıçlar dikkatimi çekti. Muhsin amcanın kardeşine yapacağımız ziyaretten sonra kılıçları ve bıçakları almamız gerektiğini kafaya koydum. Burak ve muhsin amcayla komşu evin giriş kapısına geldik. Tekme atarak tahta kapının kilidini kırdım. Muhsin amcanın tahminleri doğruydu, askerler kardeşini, onun çocuklarını ve torunlarını öldürüp dönüşmeleri için farklı odalara kitlemişlerdi. Torunlar henüz 9-10 yaşlarında oldukları için onları temizlemeyi muhsin amca isteyerek yaptı. Burak'la birlikte odaya daldık, üç zombi pencereye kitlenmiş durumdaydılar. Salgının ilgi çekici özelliklerinden biri de ince sesler duyuluncaya kadar donmuş halde, hırıltı çıkartarak kalıyor bedenler. Silahlarımızı kullanmadan bıçakla etkisiz hale getirdik bedenleri.

    Muhsin amca'nın ise yapamıyordu. O odaya girememişti bile. Burak kulağıma fısıldadı; " bu silahlar için tek şansımız, yaşlı bedeni yükten başka bir işe yaramıyor. Baksana şunun haline" Arkadaşıma dönerek; "ne yapman gerektiğini biliyorsun" dedim. Burak, yaşlı adamın yanına sokuldu ve "muhsin amca bu dünya sana göre değil. N'olur beni affet" dedikten sonra bıçağıyla adamın şah damarını kesti ve dönüşümünü engellemek için kafasına bir el sıktı. Muhsin amca sanki o anı bekliyordu, elini bile kaldırmadı. Giderken; " anımsayın, evlat. Teşekkür ederim" son sözleri olmuştu.

    Neyi "anımsamam" gerekiyordu? Kızların yanına geldiğimizde muhsin amca'nın daha fazla dayanamadığı, ısırılıp öldüğü söyledik. Silahları, kurşunları ve bıçakları cipimize yükledik.
    Karnımız zil çalıyordu. Kızların hazırladığı tavuklu makarnayı gömdükten sonra kapıları kilitledik. Güneş battıktan sonra evden veya sığınaklardan çıkmamak önceliğimizdi. Elektrik olmadığı için soba kullanıyorduk. Güvenlik gereği olarak onuda zifiri karanlıkta yakıyorduk. Gündoğumuyla birlikte burdur'a gitmek için yola çıkmaya karar verdik. Yaklaşık 6 saatlik yol demekti. Gece nöbetini ceren tutabileceğini söyledi. Yataklara geçtik. Uykuya daldıktan bir müddet sonra ceren beni uyandırdı. "Örümcek, iki araba son sürat ankara istikametine doğru ilerledi, buralarda hiç durmadılar." "Telaşlanmamaları için onları uyandırmadım". Dedi. Sobayı söndürdük ve üst kata çıktık. Dürbünlerle 1 saat boyunca arabaların geldiği yönü gözetledik fakat zifiri karanlık her şeyi saklıyordu. Camı açtım sadece uğultu vardı sanki kum fırtınası yaklaşıyor gibi yozlar uçuşuyordu havada.
    Güneş doğduğunda ekip şok olmuş haldeydi. Uzun, kalın çizgi halinde üzerimize gelen zombi ordusu ve koşarak hareket ediyorlardı. Onlarla ne savaşacak ne de karşılık verecek gücümüz binlercesi yollarına çıkan, yani dikkatlerini çeken her türlü binaya, arabaya, ağaca, ahır hayvanlarına hatta köpeklere saldırıyorlardı.

    Zemin ve ikinci katın tüm pencerelerini tahta ile kapattıktan sonra kapıyı sağlamlaştırdık. Arkasına bulabildiğimiz en ağır kanepeleri, dolabı yığdıkdık. Atıştıracak bir miktar püskevit ile iki sürahi suyu alıp yaşlı adamın saklandığı yere, tavan arasına çıktık. Ordaki camdan bir gözümüz zombilerde diğeri bizim arabada bu istilanın bitmesini beklemeye koyulduk.

    Cesetler yaklaştıkça çıkardıkları sesler inceliyordu. ince ses miktarı arttıkça vücudları enerji doluyordu. Adeta bin kişinin çığlığının camların, duvarların ardında kalbimizde hissediyorduk.

    Not defterimi çıkardım şunları not almdım;
    -Dönüşüm tamamlansa bile uyarıcı ince ses, yanıp sönen ışık cesetler homurtular çıkararak duruyorlardı.
    -Ambulansın çıkardığı ses ve mavi-kırmızı ışık onları hipnotize ediyordu.
    -Odadaki üç zombi güneşe yönelmişlerdi, yani onun kardan yansıyan ışıklarına.
    Bu kadardı onlar hakkındaki bilgilerim. Nasıl başladı, nasıl bitecek hala bilmiyorum.
    2 ...
bu entry yorumlara kapalı.
© 2025 uludağ sözlük