sosyal bir devlette bulunması gariptir. ama burası türkiye, burada her şey olabilir.
bütün özel okullar stanford'un türkiye şubeleri olmadığı gibi zenginlerin para saçtığı bir yer de değildir. bütün genellemeler doğru olmayabilir. önce onu belirteyim.
bu okulların en önemli özelliği paralı olmasıdır. derine girersek devlet okulları da para ister fakat bunun binde biri değildir. 2 top kağıt ve aidat, o kadar.
özel okulların yıllık maliyeti de değişebiliyor. yıllık 9 bin ₺ fen lisesi (bu, yanından yol geçen küçük bir müessese) var, yıllık 52 bin ₺ anaokulu da (bilfen'di galiba yanlış hatırlamıyorsam). bundan dolayı özel okullar arası da bir fark var.
anaokulundan üniversiteye bir öğrenciyi özel okullarda okutsanız büyük masraf, o parayla çocuğunuza özel okul açarsanız daha karlı çıkarsınız.
fakat bizim millette son zamanlarda bir özel kurum furyası başladı. ben bunu ilk başlarda garip buldum. millet para saçmaya meraklı değil de neden oralara kayıt yaptırıyor? milli eğitim bakanlığının da "eğitim-öğretim desteği" vermesi buna tuz-biber oldu. ayrıca binlerce devlet okulu boşa mı yapıldı? devlet okullarından sınavda derece yapanlar çıkmasına rağmen neden böyle?
çünkü devlet okullarında güvenlik, tesisat ve bakım sorunları var. eğitim materyallerinin yetersiz oluşu, sıkı denetim ile denetimsizlik arasında, sinx grafiği gibi artıp azalan bir durum var. (şimdilerde denetimsizlik ön planda) ayrıca oradaki öğrenci profilinin pek parlak olduğunu söyleyemeyiz. sigara içen, esrar kullanan, daha aklınıza gelmeyen pek çok şey.
artı özellikleri yok mu bu devlet okullarının. olmaz olur mu? orada homojen bir ortam vardır, eşitlik vardır fakat biraz aristokrasi görülür. başarısızlar olduğu kadar başarılılar da vardır fakat bu arkadaşlar pek varlık gösteremezler. kısaca, riskli olduğu kadar güzel bir yerdir, hayatın simülasyonudur bir bakıma.
şimdi bakalım neden özel kurumlar tercih ediliyor? üstteki sebepler etkili olmuştur büyük ihtimal. ayrıca yabancı dil imkanı (dil kurslarının eli armut topluyor sanırsam), sosyal etkinlikler, laboratuvarlar, yüzme salonu, kütüphaneler (devlet okulunda da bulabilirsiniz fakat kapalıdır veya hizmete açık değildir).
lakin bu kurumların birtakımında "vurucam kırbacı" düşüncesi halim olduğundan oradaki öğrenciler aşırı özgüvenli, kibirli olarak ortaya çıkabilmektedir. marka, sınıf savaşları vardır. terbiye seviyesini pek altta bulabilirsiniz. bazı okullarda artıdan külfet yüklerler. imkanlı olduğu kadar laçkadır da. sınav ve yerleştirme dönemindeki alavere dalavereler, hile hurdalar ve devletteki başarılı öğrencileri son yıl ağına çekip gazetelerde boy boy "teog'da 130 tane 500 tam puan, bütün öğrencileri tıp-mühendislik-hukuk üçlüsüne gönderdik, bizimkiler dağıtmış ortalığı" reklamları görürseniz şaşırmayın.
halkımızın birtakımı bu yüzden özel okullara veriyor sonraki nesli.
halkımızın birtakımı özel kurumlara bu yüzden para döküyor. meb de onlara yar ve yardımcı oluyor.
peki bu durum düzeltilemez mi? tabi ki. impossible is nothing. fakat bunu yapmak için idealist olmak gerek. halkımız devlet okullarına yardım etmelidir. ayni-nakdi fark etmez. hükümetde eğitim işini siyaset ile karıştırmamalıdır. bu iş, partilerüstübir iştir. eğitim; insanın, ailenin, toplumun, ülkenin hatta dünyanın kaderini belirler.kuzey kore ile güney kore arasındaki çizgidir eğitim.
her yıl girip batırdığımız, sıralamada sondan derece yaptığımız pisa sınav sonuçlarını gördüğümüzde "bizden adam olmaz, biz yapamayız" demeyelim. dört elle sarılalım bu işe.
"Eğitimdir ki, bir milleti ya özgür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da esaret ve sefalete terk eder." mustafa kemal atatürk
esir ve sefil mi olalım yoksa özgür, bağımsız, şanlı mı?