içindeki umut belki de insana en çok zarar veren. Çünkü gidenin gelmediği, gelse bile bir şeyi değiştiremeyeceği zamanlar bunlar. Bir sigara içmek isteyip de içemeyeceğin, hatta ağlamak isteyip de ağlayamayacağın zamanlar. Oturup iki yanına ellerini çatlarcasına sıkarak yerlere vurmak, için sökülürcesine ağlamak isteyeceğin ama tüm bunların mümkün olmadığı. Kahvenin tat, kokusunun huzur vermediği, gülücüklerin anlam ifade etmediği zamanlar. Geçip geçmeyeceği bilinmeyen saniyeler, dakkikalar, saatler alıp da geri vermeyen hayatın size gülme şekillerinden biri. Belki de hiç bir şeyi düzeltemeyeceğinizi anlayacağınız, her şeyin daha da kötü olacağına inandığınız zamanlar. Biz - ki daima ümitvâr olanlar- sadece güzel şeyler umduk. Öyle çok büyük mutluluklar da istemedik hayattan.