ben fizik dersini hiç sevmedim, açıkçası sayısal derslerden de anlamam.
matematik gene bir nebze ama fizik...
sadece 9.sınıfta 1(bir) yıl süreli haftada 2 ders saati fizik dersi gördüm ve aldığım en yüksek not ise 40'tı. işin garibi tüm sınıfta tüm yıl boyunca alınan en yüksek not 60 tı sanırım. çok başarılı olmasak da -fen liseleri kadar- şimdi o sınıftan öğretmen, mühendis, avukat olarak görev yapan çok arkadaşım var.
fizik hocamın adı, soyadıyla birlikte yüzünün detayları dahi aklımda. sözleri de öyle...hiç ayakta ders anlattığını hatırlamıyorum. hep oturarak ders anlatırdı. geç gelirdi derse ve sınıfa girdiğinde müthiş bir sigara kokusunu da beraberinde getirirdi. o zaman öğretmenler bahçede sigara içebiliyordu; benim fizik hocam da bahçede sigara içen öğretmen tayfasının içindeydi. sonra rakıyı çok sevdiğini anlatırdı devamlı...açıkçası hiç sevmedim ben bu hocamı; not muhabbetinden değil ama; bütüncül olarak öğretmenliğini sevmedim. bir tek peltek konuşmasını sevdim. sesi o kadar tatlıydı ki. hep dinleyesin gelirdi ama o çok konuşmazdı.
bir de "kesinlikle yabancı dil bölümüne gitmeyin; kazanması çok çok zor" derdi mutlaka ayda bir-iki kez...bu kadar üniversite kontenjanları ve tabela üniversiteler de fazla değildi malum. aslında haklıydı da gerçekten yabancı dilden üniversite kazanmak çok zordu. ama gene de iyi ki bu hocamı dinlememişim.
şimdi Google da adını arattım da fotoğrafını gördüm ve hiç değişmemiş.
her şeye rağmen ben şuna inanıyorum ki öğretmenlerin her biri bize güzel şeyler katmıştır.