neler yapmadık bu vatan için

entry156 galeri
    112.
  1. Bizim Tahir Özyurtseven'le -amma da uzun bir soyad- eşi Ayça, buzlanmış beyin duvarlarının dışında, insana zamanı unutturan azalmış dostlardandırlar.
    * * *
    Dağlarına taşlarına "önce meslek" yerine, "önce vatan" diye yazılmış; rahmetli babamın Edirne'de "Umuru Hukukiye Müdürü" iken, Cumhuriyet'in 10'uncu yıldönümüne silindir şapkayla katıldığı ve evde yer sofrasında yemek yediğimiz bir ülkede ne kadar dedikodu yapılabildi ki?
    * * *
    Tahir'le de Ayça'yla da, 1971'de istanbul Sıkıyönetim Komutanı olan Faik Türün Paşa'yı hiç konuşmadık.
    Sadece dünkü Hürriyet'in manşeti, bir dedikodu esintisi olarak dolaşır gibi oldu öğleden sonraki sohbet sırasında.
    * * *
    Hürriyet'in dünkü manşeti, "dedikodular" Himalaya'sının doruğuna tuhaf bir özgürlük bayrağı dikiyor gibiydi:
    "Generalin gurur istifası - Eşinden ayrılabilmek için görevinden istifa eden Diyarbakır Jandarma Bölge Komutanı 'bu üniformayı tertemiz giydim, tertemiz bırakmak durumundayım' demişti"
    * * *
    Diyarbakır Bölge Komutanı Jandarma Generali, neden acaba istifa ettiği generalliğinden?
    Atlas Okyanusu'ndan, Büyük Okyanus'a kadar rahatça kulaçlayabileceğiniz bir dedikodu okyanusu.
    * * *
    Hilmi Yavuz, sade şiiriyle değil, "varlığıyla" da; bir türlü "gelişmiş" olamayan ülkelere sığamayacak bir dost.
    * * *
    Hilmi'yle, Edmond Rostand'nın, Sabri Esat sayesinde olağanüstü bir tutarlılıkta Türkçeye çevrilmiş olan Cyrano de Bergerac'dan son bir bölümü seslendirmek:
    Sararmadan solmadan,
    Kanlı dudaklarında nükte eksik olmadan.
    Bir yiğit kılıcıyla çimenlere serilmek,
    Demiştik ama...
    * * *
    Bizde de düello geleneği olsaydı, "silahlı kuvvetlerimizi yıpratma" gibi bir suçlamaya hedef de olmadan; acaba Faik Türün Paşa, davet edilebilir miydi düelloya Belgrad Ormanları'nda?
    * * *
    Cyrano'nun son bölümündeki tiradı, Hilmi Yavuz'la paylaşmak bir öğleden sonra:
    Bir yiğit kılıcıyla, kanlı dudaklarında
    Nükte eksik olmadan çimenlere serilmek,
    Demiştik ama,
    Yiğit yerine uşak, kılıç yerine odun,
    Çok iyi oldu böyle,
    Her fırsatta kaçırdım, hatta ölümü bile...
    * * *
    Hilmi Yavuz'la, iki bacanak olan Orhan Seyfi ve Yusuf Ziya'dan da söz açtık.
    Gazi'nin ölümünde Orhan Seyfi bir ağıt yazmıştı:
    Gidiyor on yedi milyon kişi takmış peşine...
    Aynı günlerde Yusuf Ziya da, ismet Paşa'ya bir övgü yazmıştı:
    Bir dağ başısın ak saçın altında bulutlar,
    Çizmenle çizilmiştir aşılmaz bu hudutlar.
    * * *
    Dedikodular, söylentiler, fısıltı gazetesi ve Türkiye...
    1960 askeri darbesinden sonra kurulan koalisyon hükümetinde, ismet Paşa Başbakan olmuştu, Hıfzı Oğuz Bekata da içişleri Bakanı.
    Hıfzı Oğuz, Sağlık Bakanı Yusuf Azizoğlu'yla anlaşmazlığa düşmüştü.
    Ve Savunma Bakanlığı'na da vekalet eden Hıfzı Oğuz, bendenize Yusuf Azizoğlu'nun MiT dosyasından son bir raporu göstermişti.
    Rapor şöyle başlıyordu:
    "Asıl işi eşkıyalık, bugünkü işi Sağlık Bakanlığı..."
    * * *
    Başbakan Yardımcısı Samet Ağaoğlu da, tek parti döneminde, Sıtkı Yırcalı'nın Fransız Komünist Partisi'nin gizli üyesi olduğunun rapor edilmiş olduğunu açıklamıştı.
    * * *
    1953 yılında Paris'te, NATO'nun ilk Başkomutanı Norshtad'dan öğrendiğim bir "doğru"yu haberleştirmiştim. Kore'ye gönderdiğimiz 4.500 kişilik birlik standarttı. Ölenler oldukça, yerleri tamamlanacaktı.
    * * *
    Türk Askeri Ceza Yasası'nın 171'inci maddesine göre suçlanmış ve Ankara Askeri Ceza Mahkemesi'ne verilmiştim. 25 yaşını doldurduğum bir yıldı ve ellerim arkamdan ilk kez kelepçelenmişti.
    * * *
    Sıtkı Yırcalı, Meclis kürsüsünden Kore'ye gönderilmiş birliğin standart olduğunu açıkladı ve bendenizin askeri mahkemedeki davam düştü.
    * * *
    Bu kadar dedikodu oyalanması yeter.
    Ayça ile de Tahir ile de, Hilmi Yavuz ile de nasıl zamanı unuttuk bir öğleden sonrası?.. Hele bir de soprano Müjgan katılmışsa sohbete.
    * * *
    Bendenizin en büyük ödülü, kâğıtlara akıp gitmiş bir hayattan kimseyi utandırmış olmadan silinip gitmektir...
    * * *
    Varsın büyüklerimiz, "önce vatan" yerine, "önce yazıya layık olmak" diyenlere kıza dursunlar...

    çetin altan

    (bkz: yazar olmak isteyenlere tavsiyeler)
    0 ...