ilim yuvası diye bellediğimiz, ilim yuvası olması icabeden üniversiteler on yıllardır ancak başörtülü kızları kapıdan kovmak sureti ile tezahür eden reaksiyonlarından güç alarak resmi ideolojiyi koruyup yüceltmeyi ilk sıraya aldı.
Üniversiteli gençlere ise bir şey diyemiyoruz, işte hepsi burada görüyoruz, bilim insanı olmak yerine ota boka itiraz eden aktivist olmayı yeğlediler, en azında pek çokları; aslında onlar en verimlileriydi, diğerleri de ancak öpretmen, devlet memuru olup devlete sırtını dayamaktan gayrı ideal taşıyamadılar ama...
Olsun.
Oysa medeniyet ayaklanmalar ile değil bilim ile ilim irfan ile güneş gibi doğacaktı ama,
Olsun.
Bu yarım yarım olup toplasan 1 tek olamayan toplum demek bizim kaderimiz.