öncelikler eğitim sistemimiz evet, ilk okuldan bu yana çocukları bilime ve ders çalışmaya teşvik etmeyen bir çevreye sahip olduğumuz gerçeği. Nasıl mı ? şöyle ki aile içinde ders çalışan çocuk ilk zamanlar ne kadar övülse ve iyi bir şey yapmış olduğunu aile dile getirmiş olsa da bir süre sonra ailenin mizah anlayışı değişir ve konu ders çalışan çocuğa gelir. özellikle rahmetli kemal sunal'ın ''kapıcılar kralı'' isimli filminde çocuğa ''apartman yönetici olacak sanki p*zevenk'' repliğine benzer sözler sık sık reelde, aile içerisinde kullanılan cümlelerdir.
okul ve arkadaş çevresi: son zamanlarda Türkiye'de baş gösteren arizona kertenkelesi diye tabir ettiğimiz, ensesindeki saçı beline kadar uzatan, kafalarına inşaat temeline çimento döker gibi jöle dökmüş olan, çakma adidas ve nike eşofmanları ile boy gösteren, kiloları 40-45 arasında değişen, yoğun miktarda kenevir ve tütün ürünleri tüketen, facebook ve benzeri sosyal medya ağlarında kız tavlamak amacı güdüp yanlışlıkla travestiler ile aşk yaşan ve henüz homo erectus ve homo habillis döneminde olan evrimini bitirememiş kişilikler. Zeki ve öz güvenli çoğu öğrencileri de kendi aralarına alıp kendilerine benzetme konusunda üstün yetenekleri tartışılmaz bir konudur. Virüs gibi yayılır ve öğretmenlere atar yaparak kendilerini dünyanın zeki varlığı zannederler. Türkiye'de bunlardan çok mevcuttur ve bunlar yüzünde bilimle ilgili hiç bir icraat gerçekleştirilmemiştir. Çünkü Zeki ve kültürlü insanlara her zaman ayak bağı olmuşlardır.
Siyasi: eğitim seviyesi yerlerde olan bir ülke olarak siyasetçilerin türlü sağlık, bilimsel, teknoloji, sanayi ve eğitime ayırdıkları bütçeyi hayatında sadece bir kere millet vekili olmuş insanlara emeklilik maaşı diyerek dağıtmasıdır.Su götürmez bir gerçektir ki mecliste bulunan bir çok millet vekili siyaset hakkında en ufak bir bilgi birikimine sahip olmamalarına rağmen, türlü söz ve dini konuları ele alarak oy toplamayı başarmış kendinden bir üst seviyedeki insanların gözüne girmiş ve meclise girer girmez tıkır tıkır paralarını almışlardır.
Televizyon ve Türk insanların reklam merakı: öncelikle ailecek oturup survivor'da ünlüler gönüllüler diye bir birimize girdiğimiz zamanlar acun gibi tv programcıları sizin paranızla adriana lima ile boğaz manzaralı bir restaurant havyar yeyip brandy'lerini yudumladığını zavallı halkım bilmiyor. Bizler bihter'in ölümüne ağlarken Nasa'da karanlık madde ve karanlık enerjiyi keşfediyor ve evrenin sırrını çözmeye çalışıyordur. reklam konusuna gelecek olursak, televizyonunuzu açtığınızda çoğu zaman casper markalı bir firmanın reklamları ile karşılaşırsınız ve size bilmediğiniz bir sürü özellik sayar ancak aldığınız telefon( veya herhangi bir teknoloji ürünü) büyük ihtimalle iki ay sonra bozulacaktır, çünkü toshiba isimli japon markası casper gibi reklama para vermek yerine teknolojisi için o parayı kullanıyor.(çakma telefonlara değinmem gerekmiyor herhalde)
sonuç olarak Türkiye'de yeterince uzaylı bulunduğundan dolayı uzaya çıkma ihtiyacı duyulmamıştır.
