Bazen sevmek yalnızca kabullenmektir
Duygularını sessizce içine gömmektir
Ne yakınlaşabilmek ona
Ne de terk edebilmektir
Adını duyduğunda heyecanlanırken
Nefesini dikkatle frenlemektir
Zihnine kazınan gözlerini
En büyük servet bilmektir
Unutmaya çalışırken bile
ismini ezberlemektir
Bazen sevmek yalnızca beklemektir
----------
Ne Kadınlar Sevdim Zaten Yoktular – Attila ilhan
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
yağmur giyerlerdi sonbaharla bir
azıcık okşasam sanki çocuktular
bıraksam korkudan gözleri sislenir
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
böyle bir sevmek görülmemiştir
hayır sanmayın ki beni unuttular
hala ara sıra mektupları gelir
gerçek değildiler birer umuttular
eski bir şarkı belki bir şiir
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
böyle bir sevmek görülmemiştir
yalnızlıklarımda elimden tuttular
uzak fısıltıları içimi ürpertir
sanki gökyüzünde bir buluttular
nereye kayboldular şimdi kim bilir
ne kadınlar sevdim zaten yoktular
böyle bir sevmek görülmemiştir
----------
Victor Hugo
Söylesem söyleyebilsem ah derdimi
Söylesem ah söyleyebilsem derdimi
Mehtap bir gecede açabilsem sana kalbimi
Göreceksin seninle dolu
Desem, diyebilsem ki seviyorum seni
Çılgınca aşığım sana
Ama demem, diyemem
Çünkü aramızda dağlar, denizler
Ve benim o kahrolası gururum var
Bu böyle sürüp gidecek
Sen, seni sevdiğimi bilmeyecek, öğrenmeyeceksin
Ben her gece yıldızlara seni sevdiğimi söyleyeceğim
Sana asla...
Çünkü aramızda dağlar denizler
Ve benim o kahrolası gururum var
----------
Hasretinden prangalar eskittim
- Ahmed Arif
Seni, anlatabilmek seni.
iyi çocuklara, kahramanlara.
Seni anlatabilmek seni,
Namussuza, halden bilmeze,
Kahpe yalana.
Ard- arda kaç zemheri,
Kurt uyur, kuş uyur, zindan uyurdu.
Dışarda gürül- gürül akan bir dünya...
Bir ben uyumadım,
Kaç leylim bahar,
Hasretinden prangalar eskittim.
Saçlarına kan gülleri takayım,
Bir o yana
Bir bu yana...
Seni bağırabilsem seni,
Dipsiz kuyulara,
Akan yıldıza,
Bir kibrit çöpüne varana,
Okyanusun en ıssız dalgasına
Düşmüş bir kibrit çöpüne.
Yitirmiş tılsımını ilk sevmelerin,
Yitirmiş öpücükleri,
Payı yok, apansız inen akşamlardan,
Bir kadeh, bir cıgara, dalıp gidene,
Seni anlatabilsem seni...
Yokluğun, Cehennemin öbür adıdır
Üşüyorum, kapama gözlerini...
----------
Uzak beyaz bir hayal tutuyor ellerini
- Nurullah Genç
Ellerin son gemiden artakalan bir hüzün
Bir vadiyi çoğaltan saf suyu sessizliğin
Erimeyi bir kalbin potasında öğrenmiş
Bir gecenin nabzında damlamıştır yerlere
Belki son meddücezir vaktidir denizlerin
O hangi aynalardan çıkıp gelmiş ansızın
Sen hangi dağ başında bırakmışsın ruhunu
Şimdi yalnızlık için kan döküyor gözlerin
Artık duymuyor seni fırtınalar, bulutlar
Sözlerin bin bir çeşit alevlerle yanıyor
Sen Onda unutulan resimlerin
O sende her çiçeğin yüzüyle uyanıyor
Uzak beyaz bir hayal tutuyor ellerini
Irmağı yatağından ayırdıysa karanlık
Su şimdi kahra giden yolların ayrımıdır
Bir tohum gülümsüyor; kökleri yüreğinde
Bir tohum ki, bahçenin en nazlı kıvrımıdır
Bir tohum, dallarında asılı kirpiklerin
Bir tohum, gövdesine gözbebeğin gömülü
Bir tohum, kabuğunda gül baharı taşıyor
Bir tohum, ardı sıra sefiller ağlaşıyor
istenmeyen birisin şimdi doruklar kadar
Oyuncak bekleyip dur yetim çocuklar gibi
Bilmiyor ki, senin de görünmez bir günün var
Uzak beyaz bir hayal tutuyor ellerini
----------
Cemal Süreyya - Öyle uzaktan seviyorum seni
----------
Kum
-Ümit Yaşar Oğuzcan
Sen kum nedir bilmezsin
Deniz görmedin ki.
Yum gözlerini zamanı düşün,
Deniz bir gözünde
Kum bir gözündedir.
Sen taş nedir bilmezsin
Dağa çıkmadın ki.
Yuru ufuklara doğru,
Dağ bir ayağında
Taş bir ayağındadır.
Sen kül nedir bilmezsin
Ateş yakmadin ki,
Uzat ellerini gökyüzüne,
Ateş bir elinde
Kül bir elindedir.
Sen kan nedir bilmezsin
Ölmedin, öldürmedin ki.
Yat toprağa boylu boyunca,
Ölum bir yanında
Kan bir yanındadır.
Sen aşk nedir bilmezsin
Beni sevmedin ki.
Ağla, ağlayabildiğin kadar,
Bütün güzellikler sende
Aşk bendedir.
----------
Hüseyin Nihal Atsız
Geri Gelen Mektup
Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
Pervane olan kendini gizler mi hiç alevden?
Sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu.
Gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse
Ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse
Her şey silinip kayboluyorken nazarımdan,
Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse...
Ey sen ki kül ettin beni onmaz yakışınla,
Ey sen ki gönüller tutuşur her bakışınla!
Hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince
Çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince
Gönlümdeki azgın devi rüzgarlara attım
Gözlerle günah işlemenin zevkini tattım.
Gözler ki birer parçasıdır sende ilahın,
Gözler ki senin en katı zulmün ve silahın,
Vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin
Sen öldürüyorken de vururken de güzelsin!
Bir başka füsun fışkırıyor sanki yüzünden,
Bir yüz ki yapılmış dişi kaplanla hüzünden...
Hasret sana ey yirmi yılın taze baharı,
Vaslınla da dinmez yine bağrımdaki ağrı.
Dinmez! Gönülün, tapmanın, aşkın sesidir bu!
Dinmez! Ebedi özleyişin bestesidir bu!
Hasret çekerek uğruna ölmek de kolaydı,
Görmek seni ukbadan eğer mümkün olaydı.
Dünyayı boğup mahşere döndürse denizler,
Tek bendeki volkanları söndürse denizler!
Hala yaşıyor gizlenerek ruhuma 'Kaabil'
imkanı bulunsaydı bütün ömre mukabil
Sırretmeye elden seni bir perde olurdum.
Toprak gibi her çiğnediğin yerde olurdum.
Mehtaplı yüzün Tanrı'yı kıskandırıyordur.
En hisli şiirden de örülmez bu güzellik.
Yaklaşması güç, senden uzaklaşması zordur
Kalbin işidir, gözle görülmez bu güzellik...
----------
Akıl Gözü
-Özdemir Asaf
Seni bulmaktan önce aramak isterim
Seni sevmekten önce anlamak isterim Seni bir yaşam boyu bitirmek değil de
Sana hep hep yeniden başlamak isterim
----------
Necip Fazıl Kısakürek
Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Uçurumun kenarındayım Hızır
Ulu dilber kalesinin burcunda
Muhteşem belaya nazır
Topuklarım boşluğun avcunda
Derin yar adımı çağırır
Dikildim parmaklarımın ucunda
Bir gamzelik rüzgâr yetecek
Ha itti beni, ha itecek
Uçurumun kenarındayım Hızır
Civan hazır
Divan hazır
Ferman hazır
Kurban hazır
Uçurumun kenarındayım Hızır
Güzelliğin zulme çaldığı sınır
Başım döner, beynim bulanır El etmez
Gel etmez
Gülce'm uzaktan dolanır
Uçurumun kenarındayım Hızır
Gülce bir davet
Mecaz değil
Maraz değil
Gülce bir afet
Peri değil
Huri değil
Gülce beyaz sihir
Gülce ölümcül naz
Buram buram zehir
Yar yüzünde infaz
Bir gamzelik rüzgâr yetecek
Ha itti beni, ha itecek
Güzelliğin zulme çaldığı sınır
Uçurumun kenarındayım Hızır
Ben fakir
En hakir
Bin taksir
Ateşten
Kalleşten
Mızrakla gürzden
Dabbetülarz'dan
Deccal’dan, yedi düvelden
Korku nedir bilmeyen ben
Tir tir titriyorum Gülce’den
Ödüm patlıyor Gülce’ye bakmaktan
Nutkum tutuluyor, ürperiyorum
Saniyeler gözlerimde birer can
Her saniyede bir can veriyorum