ben bu yazıyı sana yazdım

entry31065 galeri video218
    26141.
  1. zihnimizde daha önceden yaşamış olduğumuz olumsuzluklardan yahut pozitif hayata enerji gönderme yanlısı olmamızı sağlayacak güzelliklerden ötürü yer etmiş olan izler var. ve bu izler hayata karşı yaklaşımımızı dere su içen ceylan ürkekliğine kadar indirgiyor, kuracağımız yakınlığı etkiliyor ve hatta bir vesileyle bizimle bir samimiyet kurmak isteyene "neden tanışalım ki?" yüksekliğinde bir duvar çekmemize neden oluyor.

    oysa, sabahattin ali'yi bir kez olsun haksız çıkarmak üzere tanışmalı insan bir diğeriyle. hem bahane mi kalmamış, mazeret mi gerekli bir tanışmaya yahu?

    lakin, her kıvrımı bir labirentte bizi çıkışa götüreceğini düşündüğümüz yahut gitmeye niyetli olduğumuz diyarların dönülmezlik kıyısında bir uçurum olduğunun alarmını veriyor durduk yere bu öğrenilmiş yaşanılmazlıklar. evet, yaşanılmazlıktır bunlar. çünkü öğrenmişizdir yaşayarak yahut toplum bir şekilde öğretmiştir aslında mümkün olmasına rağmen bir şeyin yaşanmaması gerekliliğini. ezbere bildiğimiz bir şarkıya bir kitap satırlarında denk geldiğimizde onu istemsizce bestesiyle birlikte okurken bulduğumuz gibi kendimizi; daha evvel nasıl olduysa başımıza gelenin aynı şekilde tekerrür edeceği alarmını verir bu yaşanılmazlık belirtileri. bu sebepledir ki hatırlayıp o vahim günleri, cesaret odağımızı yüksek duvarlar ardına hapsederiz haliyle. sanıyorum barış bıçakçının hatırlamak yalnızlıktır demesinin bir sebebi de budur. kim bilir?

    hem bu denli hızlı geçiyorken vakit, bir filmin fragmanı gibi; neden tanışmayalım ki?
    0 ...