henüz orta sona gidiyor iken karşı komşunun kızına baban penis(tenis anagramı da yapıyoruz o yaşlar) oynuyor mu sorusunu sürekli sormuş, kız da merak edip aynı soruyu babasına sorduğu vakit, kızın karşısında esefle kınanmıştım. zaten o gün bugündür ne zaman elime alsam o kızın babası gelir aklıma...
neyse olay bununla kalmayıp, anneme yetiştirilmişti konu. tabi ben o zaman hala dışardayım, olayın rehavetini üzerimden atmış piç rıdvan ın tasolarını nasıl kökerim diye hain planlar kuruyordum.
aradan 1 saat geçti geçmedi, annem beni çağırdı yukarı gel ekmek alacaksın diye.
-e anne atsana parayı camdan?!
+yukarı gel yukarı!
oflaya poflaya yukarı çıkmıştım, annem beni kapıda karşılamış. geç içeri dediği vakit bir boklar olacağını ise çok geç anlamıştım.
ZBAM!
kafama yediğim sanırım terlikti, yani o efektin terliğe ait olması mantıken öyle olması gerekiyordu.
hunharca darp ediliyordum annem tarafından. böyle bir dayağı en son aldığım 3 kilo patatesi taşıyan poşetin yırtılıp yol boyunca 3 er 5 er düşmesini farkemeden eve geldiğimde yemiştim. halbuki eve yaklaştığımda öyle hafifliyordum ki...
anneaaa yapma ne olur diye feryat figan eder iken, geç içeri diyerek molayı almayı başarmıştım. 2 round ise onun istediği gibi başlıyordu;
al bu çorapları tek tek eşleştirip bük!
çaresizce kabul etmiş, ama kodumun çoraplarının renkleri birbirine çok yakın olduğu için bildiğin ryu dan depik yemişe dönmüştüm, zaten annem sağolsun bi adouket çekmediği kalmıştı. o sersemlikle saatlerce uğraştıktan sonra bir aydınlanmanın geldiğini farkettim...
adeta çakralarım açılmıştı. avatar state e geçip tüm çorapları hunharca büküyordum... çoraplar kısa sürede bükülmüştü.
evet, son çorap bükücü artık benim...
o gün bugün halen de çorapları evde ben eşler, bükerim...