Gece saat 1. Cebimde ne param var ne de sigaram. Tanıdıklarımdan borç alacak durumda da olmadığımdan uykumun gelmesini beklemek yerine biraz yürüyüş yapmanın iyi geleceğini düşündüm. Sokağa çıktığımda aklımda sadece sigara bulmak vardı. Düşünürken zamanında sokakta bulduğum paraları hatırladım. Biraz şansla bi 10 tl bulabileceğimi düşünürken az ilerde sokak lambasının ışığıyla parlayan 10 kuruş gördüm. ''Evet para. Ama mebla konusunda anlaşamadık sanırım''
Sonra biraz daha yürüdüm. Aklıma parayla zaten sigara alacam bari birisi paket düşürmüş olsun derken köşeyi dönerken yerde yamulmuş ama kırılmamış bir sigara gördüm. ''Evet sigara. Ama yine miktar konusunda eksik'' diye hafif tebessümle iç çektim yerden alırken. Düzelttim tam yakmak için çakmağı ateşlediğimde şehir karanlığa gömüldü. Bi an yaptığım nankörlükten dolayı ufak çapta uyarı olarak algıladım bunu.
''Özür dilerim''
Az ileri devam ettim. Cebimde çoktan iptal olmuş kredi kartları vardı. Belki borçlarını ödediğimden tekrar kullanıma açılmıştır diye düşündüm. Bankalar caddesine doğru çıkarken ordu bulvarındaki nöbet tutan askerler dikkatimi çekti. Onlardan sigara isteyebilirdim. Nasıl girmeliydim ama lafa? Yekten sigara var mı diye soramazdım. Nöbet tutan askere de gecenin bu yarısı muhabbet açmaya çalışmam istenmeyen sonuçlar doğurabilirdi. Gündem zaten gergin. Bütün bu düşüncelerle devam ettim yoluma. Köşeye vardığımda halk bankası bankamatiğine uğradım. Bankamatik kartıma el koydu. Aldırmadan ziraat bankasına doğru yürüdüm. Bankamatik kartıydı ve bildiğim kimse de para yollamamıştı ama bir umut işte. Şifreyi hatırlayamadım ve o kartta bankamatikte kaldı. Neden hepsini aynı şifre yapmıyorsam sanki diye düşündüm. Zamanında gece resepsiyonistliği yaptığım otele yürürken saate baktım. Tam konsamatrislerin geliş saatiydi. Hepsini tanıyordum çalışken ve kafası güzel bir kaç hatunu soymak ne kadar zor olabilir ki diye düşündüm. Ufak ufak planlar belirmeye başladı kafamda. Tam önüne geldiğimde beni zaten tanıdıklarını, bu kadınların en pilot hallerinde bile kimseye para kaptırmayacaklarını düşündüm. Üzerime baktım önce. Ne bir parkam vardı ne de baltam. Camekandan yansımama baktım sonra; ''ben raskolnikov değilim''
Devam ettim cadde boyu. Teb bankası. Ilk kredi kartımı bu bankadan almıştım. Iptal olan kartıma el koymadı ama işlem de yapmadı. Yakın olduğumdan otele gelecek kadınlar belirdi kafamda tekrar. Mevsim yaz, herhalde kim bilir yeni kimler gelmiştir dedim. Belki onları tavlayıp bu geceyi atlatabilirim en azından diye düşündüm. Daha sonra farkettim ki; ''ben don juan değilim''
Devam ettim yoluma. Az önce caddede olması gereken kokoreç arabasını görmediğimi hatırladım. Abisi hapisteydi hafızam beni yanıltmıyorsa. Eleman da sakin huylu olsa da anlık bir öfkeyle cinayet işleyebilecek potansiyel vardı. ''Genetik sanırım'' diye düşündüm. Garanti bankasına vardığımda kavşağa bir minibüs girdi. Otogar servisi mi diye bakarken içinden gürcistandan göçmüş, zamanında aynı iş yerinde çalıştığım ve sabahlara kadar muhabbet ettiğimiz lasha indi. O bana baktı ben ona. ''Abim'' diye bağırdı taa oradan bütün caddeyi inleterek. Her zaman sesi yüksek, heyecanlı biriydi. Karşılıklı yürüdük birbirimize. Tam hasret çekmiş iki kardeş gibi sarılırken elektrikler geldi. ''Anlaşabiliriz aslında yöntemlerin bu kadar karmaşık olmasa''
Naber napıyorsun derken öğrendim ki mc donalsta işe başlamış. Kapanış uzun sürdüğünden bu saate kalmış. Sen napıyorsun demesine fırsat vermeden atladım hemen.
-sigaran var mı?