geçen aralık ayıydı sanırım, ben çanakkale'de okuyorum. babam aradı falan öyle konuşuyoruz. bana bir şey söylemedi ilk zamanlar. neyse aradan 1-2 gün geçti ablamla konuşuyoruz. babam hastahaneye gidecekmiş dedi. 62 yaşında adam daha doktora gitmemiş, insan bir şüpheleniyor tabi. aradım babamı, bir şey yok oğlum falan dedi. ablamla birlikte gitmişler, 1 hafta içinde sonuçlar geldi. akciğerinde kitle varmış babamın. tabi insan duyunca bir şoka giriyor. olayı idrak edemiyor başlarda. bronoskopi... sanırım öyle bir şey yaptılar babama aralığın son haftası, yılbaşı geçti aradan. doktora gittik tekrar, kanser değilsiniz dedi doktor. tabi evde bir sevinç, bizden nasihatlar baba sigarayı bırak vs.
marta geldik sonra ben yine çanakkalede'yim. babam fena değil konuşuyoruz falan ama ağrıları geçmemiş. o da ağrı kesici almış çokça. ablam aradı sabah 3te, bende barda çalıştığım için yeni gelmiştim yemek falan yiyordum. 3'te arayınca insanın aklına iyi bir şey gelmiyor. ''ablacım korkma ama babamı ameliyata alıyorlar. sabah sende gel riskli bir ameliyatmış'' dedi. hafif ağlamaklı. şansıma 6:30 arabasıyla bursa'ya geldim. babamı ameliyattaydı hala midesi delinmiş. doktor ağrıları o yüzdendir dedi. geçmek bilmeyen dakikalar, saniyeler. sonra babamın ismi anons edildi, ameliyat başarılı geçmiş (!) yoğunbakıma almayıp hemen odaya göndereceklermiş. tabi su falan yasak 2-3 gün. babam su isteyecek çekiniyor, anlıyorum ama insanın elinden bir şey gelmiyor. 3-4 gün sonra saldılar bizi. eve getirdik babamı, ama sürekli yatıyor ve ameliyat şişliği dedikleri şey biraz korkutuyor insanı. doktorlar egzersiz yapsın geçer diyor bende yürütüyorum babamı.
mayıs başladı sonra ben yine uyudum uyuyacağım, telefon çaldı yine ablam. babamla da sabah konuştuk, öksürüyor durmadan adam. enfeksiyon kapmış babam, yine acile götürmüşler. ben yine bursa'ya geldim. 20 gün kaldık, kiste bakacaklarını söyledir. yine bronoskopide bir şey çıkmadı. endoskopi yaptılar sonra. sonuçlar 1 haftaya gelecekmiş. aradan 4-5 gün geçti ablamla değişmeli kalıyoruz hastahanede. doktorlar hastaları dolaşırken, yakınlarını çıkartıyorlar. doktorlar gittikten sonra odaya gittim babamda bir gülümse. doktor demiş ciğerinde yara var ama korkma iyileşeceksin falan. aradan 1 saat geçti geçmedi, asistan geldi bir tane. beni çağırdı yanına. başka kimse yok mu dedi beni ufak gördü herhalde. bende bana söyleyebilirsiniz dedim. babanın kist kötü huylu, haftaya onkolojiye kontrole gelin tedaviyi onlar devralacak dedi. Yani babam ac-ca yani kanser. insan duraksar ya böyle zaman durur öyle oldum. içeriye geçtim, babam ne oldu oğlum dedi? söyleyemiyorum, baba seni eve götüreceğiz doktor çıkabilirsiniz dedi dedim. haftaya tekrar kontrol varmış. babam bir panik yaptı zor nefes alıyor çünkü, oksijen veren makineyle geçiyor bazen 1 kaç saatini. bende panik yaptım iyice. annemi aradım, bu arada annem babam ayrı. tabi görüşüyorlar öyle. annem geldi doktorla tartıştı nasıl salarsınız bu adamı diye. bir sakıncası yok dedi doktor, tabi ki zor nefes alacak. akciğerinin yarısı kistle kaplı dedi. bir şey diyemiyor insan, kelimeler boğazında düğümleniyor. bu sefer annemle birlikte yaşadığımız eve getirdik babamı. babam nasıl mutlu ilk 1-2 hafta görmeniz lazım. tekrar aile olduk diye seviniyor. birlikte yemek yiyoruz falan. inanır mısınız hastahaneden daha iyi duruma geldi. neyse u.ü. tıp fakültesinde bir prof.'a götürdük babamı. beyin mr falan her şeyi geldi. biz dedik ki kaçıncı evre belli değil dedi. kemoterapiye başlatacağız bu hafta dedi. kemoterapiyi aldı babam ilk seansı bir şeyi yok. yani iyi olduğu dönemler. ikinci seansı almadan önce ama enfeksiyon belirtisi gösterdi, tekrar acile götürdük, doktor ilaç verdi sağ olsun (!). olabilirmiş böyle şeyler. ikinci seansı aldık ardından bir hafta sonra, doktor haftaya kontorole gelin dedi. ikinci seanstan sonra babam yemek yememeye başladı. zorla yedirmeye çalışıyoruz, günde 100 belki 1000 kere ne istersin baba diye soruyoruz. sevdiği yemekler yapılıyor sürekli. babam yürümede iyice sıkıntı çekmeye başladı bu arada, biz yemek yemediğine veriyoruz. bende internetten baktım kisti 1 cm küçülmüş. daha ilk seanstan böyleyse düzelir dedim kendi kendime. hem tıp gelişti sonuçta, eskisi gibi değil.
14 temmuz'da liseden arkadaşlarım çağırdı beni, o gecede sevgilim şehir değiştirirken 12 gibi bursa'ya uğrayacak. otogarda görüşelim dedi, yarım saatte olsa. bende 1 aydır falan evden çıkmamışım, dedim çıkayım. baba dedim dışarı çıkarıyorum, anneme döndü dedi ki sevgi, benim param var mı? ama görseniz çocuk gibi. o da var ismail ne oldu dedi. doğum günü ya yarın dedi, para verir misin benim biraz benim paramdan. gözlerim doldu tabi, almasam daha çok üzülürdü, aldım parayı. neyse sevgilim geldi görüştük, bizde kal dedim. o da düşündü bir an rahatsız etmeyeyim dedi sonra. arkadaşlar geldi aldı beni, saatte 12 yi geçti ya pasta almışlar bana. onu kestik falan, eve döndüm ben saat 3 civarı. babamla konuşuyoruz, ama konuşmada bile güçlük çekmeye başladı. baba dedim acile gidelim. gerek yok oğlum sabah kontrol var zaten dedi. ısrar etsemde fayda etmedi. zaten sabaha kadar otururum ben. ablam kalkınca yatarım, yalnız kalmaktan korkmaya başladı da biraz babam. öyle değişimli yanında dururduk.
15 temmuz yani benim doğum günüm, babamı kontrole götüreceğiz saat 8 de kalktı ablam. babam zaten az uyudu gece, ben hiç uyumamıştım. kontrole gidip gelelim öyle uyurum dedim. kontorole gidecekken babamın yürüme problemi iyice arttığı için baba gel seni kucağımda taşıyayım aşağı kadar dedim. yok oğlum ben iyiyim dedi, yürüyebilirim. ısrar ettim dil döktüm istemdi. bir koluma sen bir koluma ablan girer birlikte götürürsünüz dedi. hafif hafif yürümeye başladık, ben sol tarafındayım babamın. asansörle aşağı indik neyse site içerisinde yürüyüp taksiye bineceğiz. benim dirseğim onun kalbine değiyor. site içinde yürürken birden atışların hızlandığını fark ettim, baba biraz dinlen istersen demeye kalmadan yığıldı kucağıma. kalbi durdu bir an anladım. annem aşağı indi hemen, konuşamıyor ama annem iyi misin deyince başını salladı. ambulans çağrıldı, saniyler saniseler o kadar uzun ki sanki evrende zaman kavramı değişmiş. ambulans geldi, babam biraz daha düzelir gibi oldu. hemen gittik acile, babamın bilinci kapalıydı ilk bir kaç saat. sonra yanına gitti ablam, babamın bilinci açılmış. tshirt istemiş ablamdan kestikleri için. doktor dedi ki bize sonuçlar bir kaç saat içinde belli olacak tekrar gelirsiniz. yarım saatte bir ablam gidiyor, bende 1 kez gittim yanına ama yaşadıklarım ağır geldi herhalde korkudan içeriye giremiyorum pek. birde kaza olmuş o gün acil pazar yeri gibi bayram öncesi. saat 4 gibi ablam içeriye gidiyorum dedi. bekle bende geleceğim dedim, birlikte içeri gittik. baba iyi misin dedim başını salladı, bir şeyler söyledi ama anlamadık. sonra ablamla bize baktı son bir kez el salladı.
eve geldik, insan babasını morgta bırakibilir mi? bırakıyor işte. her gelen bana sen güçlü olmalısın erkeksin diyor. ablam bir yanda perişan, annem diğer yanda. ben kendimi sıkıyorum, güçlü olacağım, evde tek erkek benim sonuçta. telefonla herkes beni arıyor, bilmiyorlar tabi doğum günüm kutlamak için. ben açmıyorum, bir ara telefon mutfaktaymış, ufak kuzenim açıp bana verdi. 4-5 tane sınıf arkadaşım telefonu hopörlere almış iyi ki doğdun diyor. sağ olun dedim, kapattım telefonu. başladım ağlamaya ama durduramıyorum kendimi. yıkamasıydı, gömülmesiydi derken babam yok artık. evet acı ama yok. kafamda ki en büyük soru şu an, inançlı değilim yaratıcıya inanırım sadece. babam son anda el salladıysa ölümden sonra hayat var mı acaba? yada insan hissediyor mu öleceğini veya başka bir boyuttan bir şey mi gözüküyor tam o an.
bugün mezarına gittim yine, dertleştim biraz. arakdaş gibiydik zaten babamla futbol en büyük hobimizdi. transferleri falan söyledim ona, sonra mezarın başından gittim gözlerim doldu. sahi galatasaray'ın maçlarından sonra kimle konuşacaktım ben?
dünde sevgilim bana ara vermek istediğini söyledi. çok değişmişim. bir şey demedim kıza, sonuçta benim derdim onu ilgilendirmez. eşim değil, nişanlım değil. düşünelim biraz dedi, olur dedim. zaten insanın içinde yeterince acı varsa, diğerine yer kalmıyor. çok zormuş ama insanlar nasıl dayanıyor diyordum hep, dayanamıyormuş aslında sadece alışıyormuş acıya.
yazmazdım aslında böyle açık açık her şeyi buraya ama insan anlatacak bir yer arıyor bazen. iyi de geldi biraz... neyse görüşürüz tekrar bi ara.