türkiye'Nin aydınlık yüzüyüm diyen her kişi, akp'ye karşı tepkili olmak zorundadır. bu bağlamda sinan çetin'in bu yüzlerden birisi olmadığını anlamamıza vesile olmuş övgüdür.
bundan 20 sene önce, bırakın devlet erkanında bakanlık, başbakanlık ya da cumhurbaşkanlığı yapan birisini, hatta bırakın politika ile uğraşan birisini, ortalama bir bürokrat bile herhangi bir ihalde nüfuzunu kullandığında, ümüğünü sıkıverirlerdi adamın...şimdi cumhurbaşkanının 85 yaşındaki babası, 15 yaşındaki oğlu bile sıkılmadan, pervasızca ihale alabiliyor, maliye bakanının oğlu kimseyi umursamadan tekeller alabiliyor, başbakanın oğlunun gemicikleri maaşallah seçimden sonra 4'e çıktı, damadının tepe takımında olduğu holding medya sektörüne tepeden giriş yaptı...
peki bütün bunların karşılığında ülke ne oldu? hani derler ya "aman bırak adamlar yesin önemli olan ülkeye hizmetleri." diye.
tamamen dışa bağımlı hale geldi. dünya bankası başkanı iki gün önce dalga geçer gibi ne güzel konuşmuştu "cari açığınız çok fazla, dolayısıyla ekonominiz dışa çok bağımlı ve uluslararası krizlere çok duyarlı" diye. gerek bireysel gerek kamusal borçlanma gırtlağımıza dayandı.
nemalanma beklentisi olan ya da hali hazırda nemalanmış adam düzer akp'ye övgüleri.
umarım karanlığa, buhranlara sürüklenirken de düzersiniz bu övgüleri.
