"Kesinlikle okunmalı" diye tavsiye edemeyeceğim, ama yine de okunursa insanin zihninin arkasinda hoş, değişik imgeler birakacagini garanti edebilecegim kitap.
Kurgu karisik, bir karakterin hikayesinden ötekine geçiş çok ani, zaman ve mekan değişiklikleri çok hizli ve kaba şekilde gerceklesiyor, bu değişiklikler ayni karakterin yasliligindan gençliğine dogru bile olabiliyor.
Necip sevilesi bir karakter. Karakterin özellikleri değil de, sigligi ve örgüte duydugu bagliligi ile kendine oluşturduğu kimliği ile.
Fazila ise bende agzinin ortasına bir tane vurma isteği uyandirdi. Ne istediğini bilmeyen, ne istediğini bilmemesi en büyük özelliği olan bu karakterden iki tane var sanki. Biri Ömer'in, öteki Bülent,un Fazilasi. Zaten uçlar arasında sürekli gidip gelen, güçlü görünmeye calistigi halde zayif karakteri don lastiği gibi zift pirt ortaya çikan bu hanim kizimiz iyi yazilmis olsa da çok bayiyor. Ya da belki de gerçek hayatta etrafimda çok fazla Fazla oldugundandir, bir de kitapta Fazila okumak beni çok bunaltti.
Kitapta duygularini çok yoğun yasayan basit karakterli insanlar anlatiliyor aslinda. Entelektüel olmaya özenen ergenler grubu gibi. Bu yüzden diyaloglar çok karmasik, ustun cümlelerden oluşmamis ama çok basit olmamasına da ozen gösterilmiş. Yine de bazen gerçeklikten öyle kopuyor ki,
+"Cay ister misin?"
-"Cay isteyip istemediğimi bilmiyorum artik, ben cayin içindeki şekerim, ediyorum, anliyor musun?"
+ ?!?!?!
Seklinde diyaloglarla çok sık karsilasiyorsunuz.
Müstehcen kisimlara gelirsek, bana öyle çok rahatsız edici gelmedi. Çok özgün, mükemmel de görünmedi gözüme. Aksine hikayeden kopuk ve çok havadaydi çoğu sahne. Sadece kitaba yoğun bir cinsellik kokusu ve her an sevisilecekmis havasi yaymada basariliydi.
Son olarak, kitabin en güzel kismina geliyorum. Ömer'in hikayesi. Ömer'in olum kavramini ve onun basitligini sorgulaması. Kitaptaki bütün karakterler hayatlarini hayal kurarak geciriyorken, Omer insanlarin hayal edemeyeceği şeyler yasiyor ve bu yüzden onun boyle bir ihtiyacı yok.