sonuna kadar haklı olan garsondur. kendisine kötü davranan, küçük gören, aşağılayan müşterilerden tiksindiği için, artık iyi-kötü ayrımı yapmaksızın bütün müşterilere kötü davranır. bunun ne kadar doğru olduğunu ayrıca konuşuruz da, bu duruma sebep olanlar bilmelidirler ki kendileridir bunun sorumlusu.
evde karısından, çocuğundan bir bardak su istemeye korkan adamlar, bir cafeye, bara, restoranta, lokantaya gittiklerinde ceplerindeki 3-5 liraya güvenerek bütün mekanı satın aldıklarını sanırlar. ulan it, altı-üstü ödeyeceğin 5-10 lira hesap, herkes gibi. ne bu küçük dağları ben yarattım tavırları?
-bu çay soğuk al bunu götür.
-ben bu tostu yemem ya, kaşar koymayın demiştim. geri götürün.
-ayy nerde kaldın, 5 saat oldu siparişi vereli.
-tamam karışma sen, ben hallederim.
ve daha niceleri...
şimdi çay doğuktur, ve ya tostunuza kaşar konmuştur, ve ya garson geç kalmıştır biraz. evet kendinizce haklı sebepleriniz var ama, o da insan yahu! bir tek sen mi varsın sanıyorsun koca mekanda. onca insana yetişmek, her dediklerini harfiyen yerine getirmek kolay mı sanıyorsun? ne var uygun bir şekilde izah etsen. kardeşim, ve ya abi diye hitap etsen?
ama etmezsin sen. deyyussun da ondan! cebinde 3-5 liran var değil mi? herkes senin köpeğin.. s.ktir lan, göt!
halbuki garsona ufak bir tebessüm göstermek bile, onun sizinle fazlaca ilgilenmesini sağlar. bir daha geldiğinizde, sizi güler yüzle karşılaması demektir.
garsonlar, zaten kendileriyle bir psikolojik savaş içerisindedirler. kaderlerine kızar bir çoğu. öyle ya, herkesin eğlenmeye geldiği yerde, onlar eğlenmeye gelenlere hizmet etmek zorundadırlar. her türlü kaba davranışlarını alttan almak durumundadırlar.
ama sen? evet sana diyorum deyyus? evde 'karım kızar diye gider bulaşıkları yıkarsın'. kendi öz çocuğundan bir bardak su istemeye korkarsın, 'git kendin al' der sana çünkü, ama garsona gelince;
-bir su ver!
-şşşt aloooggg, bu bardak lekeli! al götür bunu!