"yorumlama ihtiyacı" inançların olduğu kadar fikir akımlarının da bir sıkıntısıdır. her görüş veya inanç yorumlara açıktır doğal olarak... ne var ki konu din olduğunda, ortaya çıkan eser tatmin edici olmayınca suç hemen dini yorumlayanlara atılır...
peki neden hümanist fikir akımları onca yoruma rağmen, istisnalar hariç, din gibi çığırından çıkıp, toplumları mutsuz edecek bir hale bürünmüyor? neden işlevini yerine getiremeyen fikir akımları tamamen veya kısmen bir kenara atılırken, dinin envai tür zararlı yorumları (ki o yorumların da kökeni yine dindir. hepten dayanaksız değiller yani...) yaşamayı ve halkları mutsuz etmeyi sürdürüyor. hümanist fikir akımları, aralarındaki başarısız olanlar da dahil, sonuçta insanlık tarihi boyunca eşi benzeri görülmemiş bir ilerlemeyi ve huzuru sağlayabiliyorlarken, dinler neden bunu bir türlü beceremiyor?
velhasıl, insanlığın dinlere ihtiyacı yoktur. insan aklının ürünleri dinlerden bin kat daha hayırlıdır insanlar için...