Eğer gerçekten mazoşist değilseniz ve yaşadığınız acıyı sevmiyor, üzerinizde bir alışkanlık bıraktığının ve bundan kurtulmak istediğinizin farkındaysanız acı sizi yeterince olgunlaştırıncaya kadar peşinizi bırakmayabilir.
Sabır ile sükût eylemelisiniz. Çünkü acıyı başkalarıyla paylaşmak gerçekten daha çok tuz basabiliyor.
Üzerinden kalkamayacağınız acının üzerinize yüklenmeyeceği, rabbimiz tarafından bildirilmiştir.
Acılar, tevekkülün değerini hissettirir. Bolca acılara ve müsibetlere uğradığımızda unutmamalıyız ki; firavunun başı bile bu dünyada ağrımamıştır fakat çetin azap onu beklemektedir.
Olgunlaşma, en güzel örnekle bitkiler, tüm canlılara ait özelliktir. Ancak olgunlaştığımızda meyveler veririz. Ciddiyyet üzere emrolunduğu üzere dosdoğru olmayı öğreniriz. Bu süreç tamamlandığında, laubalilik denen kâfir sıfatı üzerimizden çoktan alınmıştır inşallah.
Canlılığımızın en büyük belirtisi hissetmektir. Acılar da yoğun hisler yaşatır. Acılar farkındalığı arttırır bunun farkındalığı da acılara biraz da olsa merhem olur. Farkındalıklı bir insan, acıları da kucaklayabilir. Acıdır; acıtır acıtır, geçer. Bir söylem ile:
"Şu zalim dünyada hiçbir şey kalıcı değildir; dertlerimiz bile."
- Charlie chaplin.